Önemli Bir Bahis!
‘Sahih Hadisler Arasında Çelişkiler Var’ İddiaları
Daha önce sayfamızda, hadis-i şerif inkârcılığının nelere dayandırıldığı üzerine pek çok meseleye değinilmiş, hangi yollarla toplumun hadislere olan güveninin zedelenmeye çalışıldığı detaylıca anlatılmıştır. Genel itibariyle değinilen konular, ‘Kuran’a göre hadislere lüzum yok’ iddiaları, akla, mantığa uygun olmadığı iddia edilen hadis iddiaları, ayetlerle hadislerin çeliştiği iddiaları cevaplandırılmıştır. Bunun yanında inkâr edilen önemli ehli sünnet akaidi konuları ve üzerinde icma olan fıkhi meselelerle ilgili iddialar cevaplanmış, Kuran ayetlerine göre hadislerin hak olduğunun delillerine, bu delillere sözde cevap vermeye çalışan reformistlere tekrar verilen cevaplara değinilmiştir. Bu paylaşımlara devam edilecektir. Sizler de sayfamızda paylaşılmadığını gördüğünüz bir iddiaya denk gelirseniz sayfamıza mesaj atabilirsiniz.
Aslında, sahabe gibi Allah resulünden bizzat İslam’ı öğrenmiş ve onların öğrettiği zatlardan iman, itikat, fıkıh öğrenilmesi her insaf sahibinin kabul etmesi gereken bir meseledir. Zira, cennetle müjdelenmiş sahabelerin Allah resulüne iftira atamayacağı küfür ehli olamayacağı ortadadır. Kuran’ı bize sahabe toplamıştır buna güvenilir, Kuran’a ekleme yapıldığı düşünülmez ama ne garip aynı sahabenin öğrettiği 'Sahih' hadisleri reddederler, güvenemezler! Günümüzdeki Müslüman nesillerin hadis inkârcılığına kapılmalarının ve sahabeden gelen öğretilere kulaklarını tıkamalarının bir sebebi, Şia gibi batıl fikirlerini içinde saklayıp ‘halka Şiayı sevdiremem, bari ehli sünnetten uzak tutayım’ diye düşünen hocaların sevgisi ve her dediklerine inanmaları olduğu gibi, bu kulak tıkamanın diğer büyük sebebi de, ‘Ateistlerin hadisler üzerinden dine saldırmaları ve Ateistlere karşı savunma yapabilmeleri için hadisleri reddetme gerekliliği hissetmeleridir.’ Haşa ve kella, onların gözünde sahih hadisler, bir utanç sebebidir ve İslam müdafaasında inkâr edilmelidir. Belki de hayatları boyunca hiçbir hadis külliyatı ve şerhi okumamışlardır. Bu yüzden iç yüzünü bilmedikleri her meseleyi alim edasıyla inkâr ederler.
Hadisleri hakkıyla bilen ve tanıyan insanlara göre ise, Ateizmle mücadelede hadislerin varlığı Kuran’ın üstünlüğünü ve muhafazasını güçlendirir. Nitekim, hadisler ile Ateistlerin sıklıkla dillendirdiği Ahzap Suresi 50-53 ayetler, Ahzap 37 Zeyd’in eşi ile evlilik, Peygamberimizin çok eşliliği, Kuran’daki şahitlik ve miras hükmü, kölelik ayetleri, hırsızlara el kesme, zinaya 100 sopa gibi hükümlerin hikmetleri daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu paylaşımlar sayfamızın ilk gönderilerinde mevcuttur. ‘İşime gelen hadisi alırım, gelmeyeni tevatür dahi olsa inkâr ederim’ gibi namert bir metoda başvurmadan, sahih hadisler kabul edilerekte İslam’ın akla, ilme, fenne, vicdana ve her türlü meziyete uygun olduğu ortaya konulabilmektedir. Sayfamızda Ateizme ilmi ve bilimsel alanda meydan okunması da buna bir delildir. Derdimiz Ateistlere dini sevdirmek değildir, din budur sevip sevmemek kişinin tercihidir. Ancak, modernizme kapılmış gençlere ‘anlamadığını inkâr et’ fikri aşılanmadan önce ‘anlamadığını bir bilene danış’ gibi basit bir meziyeti öğretmek ve insanlara anlatmak her Müslümanın görevidir.
Sayfamızda sıradaki paylaşım konusu da, hadisleri inkâr eden kesimlerin ‘sahih hadisler dahi kendi arasında tutarsız, nasıl hadislere inanacağız’ iddialarıdır. Buna dayanarak kitaplarında bazı örnekler getirirler. Ancak, sahih hadisler arasında hiçbir çelişki yoktur. Tabiki de araştırmayı fazla sevmeyen bir toplum olduğumuzdan dini bilmeden bu kitaplarla tanışmış ya da hadisler hakkında detaylı araştırma imkanı bulamamış kişiler, rahatlıkla bu fikirlere kapılabilmektedir. Hadisi şerifler de Kuran ayetleri gibi bir bütündür. Kesme, kırpma ile bütüncül halden uzaklaştırılırsa elbette çelişki zannedilen rivayetler ortaya çıkacaktır. Ahmed b. Hanbel, bir konuda rivayet edilen bir hadisin tek versiyonu ile o konuda bir hüküm belirtmenin mümkün olamayacağını, konuyu anlamak için -varsa- diğer versiyonlarını da dikkate almak gerektiğini belirtir.(el-Hatîb, el-Câmi‘, II, 212.) Çünkü, Hz. Peygamberin sav, 23 sene boyunca farklı zamanlarda, farklı olaylarda, farklı yapıda ve ihtiyaç içinde olan kişilere bazen genel, bazen özel hükümler vermiştir.
Mesela, avını ok ile vurmuş ama elinden kaçırmış sonra onu ölü halde bulmuş bir sahabiye onu yememesi yönünde tavsiyede bulunmuşken başka bir sahih rivayette, başka bir sahabiye aynı durumda avını bulunca yemesini tavsiye etmiştir. Görünürde bir çelişki zannedilir. Ancak, birinci sahabi, avı elinden kaçırmış ama oktan sebepli değil kaçarken düşme, çarpma vb farklı sebeplerle ölme ve leş hükmüne gelme ihtimaline karşı Peygamberimiz sav, yememesini takvaya daha uygun görmüştür. İkinci sahabinin ise maddi durumu kötü olduğundan, evine yiyecek götürme problemi yaşadığından ‘okla mı öldü, düşerek mi öldü’ gibi bu denli yüksek bir takvanın onun için zorluk oluşturacağını bilmiş ve ona yemesini tavsiye etmiştir. Bunun gibi örnekler pek çoktur. Bu sebeple zamana, mekana ve kişiye göre verilmiş hükümlerin açıklamaları kaynaklarda ortadayken, halktan birilerinin bunları bilmeyip koyu ve inatla hadis inkârcılığı yapmaları ve açıklamalara kulak tıkamaları, son derece bilgisiz ve haddini bilmeyen, işi ehline teslim etmeyen birileri olduğu izlenimi verir. Bu bilgileri kaynaklarda bilmesine rağmen halka aksi şekilde zehri zerk eden sözde hocaların da altında farklı projelerin, amaçların olduğundan şüphe edilir.
Sayfamızda hadisler arası çelişki iddiaları tek tek cevaplandırılacaktır Allah’ın izni ve inayeti ile…
Delillerle İslam
‘Sahih Hadisler Arasında Çelişkiler Var’ İddiaları
Daha önce sayfamızda, hadis-i şerif inkârcılığının nelere dayandırıldığı üzerine pek çok meseleye değinilmiş, hangi yollarla toplumun hadislere olan güveninin zedelenmeye çalışıldığı detaylıca anlatılmıştır. Genel itibariyle değinilen konular, ‘Kuran’a göre hadislere lüzum yok’ iddiaları, akla, mantığa uygun olmadığı iddia edilen hadis iddiaları, ayetlerle hadislerin çeliştiği iddiaları cevaplandırılmıştır. Bunun yanında inkâr edilen önemli ehli sünnet akaidi konuları ve üzerinde icma olan fıkhi meselelerle ilgili iddialar cevaplanmış, Kuran ayetlerine göre hadislerin hak olduğunun delillerine, bu delillere sözde cevap vermeye çalışan reformistlere tekrar verilen cevaplara değinilmiştir. Bu paylaşımlara devam edilecektir. Sizler de sayfamızda paylaşılmadığını gördüğünüz bir iddiaya denk gelirseniz sayfamıza mesaj atabilirsiniz.
Aslında, sahabe gibi Allah resulünden bizzat İslam’ı öğrenmiş ve onların öğrettiği zatlardan iman, itikat, fıkıh öğrenilmesi her insaf sahibinin kabul etmesi gereken bir meseledir. Zira, cennetle müjdelenmiş sahabelerin Allah resulüne iftira atamayacağı küfür ehli olamayacağı ortadadır. Kuran’ı bize sahabe toplamıştır buna güvenilir, Kuran’a ekleme yapıldığı düşünülmez ama ne garip aynı sahabenin öğrettiği 'Sahih' hadisleri reddederler, güvenemezler! Günümüzdeki Müslüman nesillerin hadis inkârcılığına kapılmalarının ve sahabeden gelen öğretilere kulaklarını tıkamalarının bir sebebi, Şia gibi batıl fikirlerini içinde saklayıp ‘halka Şiayı sevdiremem, bari ehli sünnetten uzak tutayım’ diye düşünen hocaların sevgisi ve her dediklerine inanmaları olduğu gibi, bu kulak tıkamanın diğer büyük sebebi de, ‘Ateistlerin hadisler üzerinden dine saldırmaları ve Ateistlere karşı savunma yapabilmeleri için hadisleri reddetme gerekliliği hissetmeleridir.’ Haşa ve kella, onların gözünde sahih hadisler, bir utanç sebebidir ve İslam müdafaasında inkâr edilmelidir. Belki de hayatları boyunca hiçbir hadis külliyatı ve şerhi okumamışlardır. Bu yüzden iç yüzünü bilmedikleri her meseleyi alim edasıyla inkâr ederler.
Hadisleri hakkıyla bilen ve tanıyan insanlara göre ise, Ateizmle mücadelede hadislerin varlığı Kuran’ın üstünlüğünü ve muhafazasını güçlendirir. Nitekim, hadisler ile Ateistlerin sıklıkla dillendirdiği Ahzap Suresi 50-53 ayetler, Ahzap 37 Zeyd’in eşi ile evlilik, Peygamberimizin çok eşliliği, Kuran’daki şahitlik ve miras hükmü, kölelik ayetleri, hırsızlara el kesme, zinaya 100 sopa gibi hükümlerin hikmetleri daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu paylaşımlar sayfamızın ilk gönderilerinde mevcuttur. ‘İşime gelen hadisi alırım, gelmeyeni tevatür dahi olsa inkâr ederim’ gibi namert bir metoda başvurmadan, sahih hadisler kabul edilerekte İslam’ın akla, ilme, fenne, vicdana ve her türlü meziyete uygun olduğu ortaya konulabilmektedir. Sayfamızda Ateizme ilmi ve bilimsel alanda meydan okunması da buna bir delildir. Derdimiz Ateistlere dini sevdirmek değildir, din budur sevip sevmemek kişinin tercihidir. Ancak, modernizme kapılmış gençlere ‘anlamadığını inkâr et’ fikri aşılanmadan önce ‘anlamadığını bir bilene danış’ gibi basit bir meziyeti öğretmek ve insanlara anlatmak her Müslümanın görevidir.
Sayfamızda sıradaki paylaşım konusu da, hadisleri inkâr eden kesimlerin ‘sahih hadisler dahi kendi arasında tutarsız, nasıl hadislere inanacağız’ iddialarıdır. Buna dayanarak kitaplarında bazı örnekler getirirler. Ancak, sahih hadisler arasında hiçbir çelişki yoktur. Tabiki de araştırmayı fazla sevmeyen bir toplum olduğumuzdan dini bilmeden bu kitaplarla tanışmış ya da hadisler hakkında detaylı araştırma imkanı bulamamış kişiler, rahatlıkla bu fikirlere kapılabilmektedir. Hadisi şerifler de Kuran ayetleri gibi bir bütündür. Kesme, kırpma ile bütüncül halden uzaklaştırılırsa elbette çelişki zannedilen rivayetler ortaya çıkacaktır. Ahmed b. Hanbel, bir konuda rivayet edilen bir hadisin tek versiyonu ile o konuda bir hüküm belirtmenin mümkün olamayacağını, konuyu anlamak için -varsa- diğer versiyonlarını da dikkate almak gerektiğini belirtir.(el-Hatîb, el-Câmi‘, II, 212.) Çünkü, Hz. Peygamberin sav, 23 sene boyunca farklı zamanlarda, farklı olaylarda, farklı yapıda ve ihtiyaç içinde olan kişilere bazen genel, bazen özel hükümler vermiştir.
Mesela, avını ok ile vurmuş ama elinden kaçırmış sonra onu ölü halde bulmuş bir sahabiye onu yememesi yönünde tavsiyede bulunmuşken başka bir sahih rivayette, başka bir sahabiye aynı durumda avını bulunca yemesini tavsiye etmiştir. Görünürde bir çelişki zannedilir. Ancak, birinci sahabi, avı elinden kaçırmış ama oktan sebepli değil kaçarken düşme, çarpma vb farklı sebeplerle ölme ve leş hükmüne gelme ihtimaline karşı Peygamberimiz sav, yememesini takvaya daha uygun görmüştür. İkinci sahabinin ise maddi durumu kötü olduğundan, evine yiyecek götürme problemi yaşadığından ‘okla mı öldü, düşerek mi öldü’ gibi bu denli yüksek bir takvanın onun için zorluk oluşturacağını bilmiş ve ona yemesini tavsiye etmiştir. Bunun gibi örnekler pek çoktur. Bu sebeple zamana, mekana ve kişiye göre verilmiş hükümlerin açıklamaları kaynaklarda ortadayken, halktan birilerinin bunları bilmeyip koyu ve inatla hadis inkârcılığı yapmaları ve açıklamalara kulak tıkamaları, son derece bilgisiz ve haddini bilmeyen, işi ehline teslim etmeyen birileri olduğu izlenimi verir. Bu bilgileri kaynaklarda bilmesine rağmen halka aksi şekilde zehri zerk eden sözde hocaların da altında farklı projelerin, amaçların olduğundan şüphe edilir.
Sayfamızda hadisler arası çelişki iddiaları tek tek cevaplandırılacaktır Allah’ın izni ve inayeti ile…
Delillerle İslam
Yorumlar
Yorum Gönder