Materyalizm ve Evrim Teorisi Üzerine - Yazı 1
İçinde yaşadığımız uçsuz bucaksız evren nasıl var oldu?
Bu evrendeki denge, ahenk ve düzen nasıl ortaya çıktı?
Üzerinde yaşadığımız dünya, nasıl bizim yaşamımız için bu denli uygun bir barınak olabildi?
İşte bu sorular, tarihin başından bu yana insanların ilgisini çekmiştir. Akıl ve sağduyu ile bu soruları inceleyen bilim adamlarının ya da düşünürlerin vardıkları sonuç ise hep şu olmuştur: Evrendeki bu düzen, tüm evrene hakim, üstün bir Yaratıcı olan Yüce Allah’ın varlığının delillerinden biridir. Fakat, diğer bir tarafta ise evrenin var oluşunun sebebini bir Yaratıcıya atfeden anlayışı inkar eden insanlar her dönemde var olmuştur.
Akıl, vicdan ve deliller yoluyla ulaşabildiğimiz bu sonuç, doğrunun ta kendisidir. Allah, insanlara yol gösterici olarak 14 asır önce Peygamber Efendimiz (sav)’e vahyetmiş olduğu Kuran'da, bu gerçeği insanlara bildirir. Allah, Kuran’da evreni yoktan yarattığını ve belirli bir amaca göre düzen verdiğini, evrendeki tüm sistem ve dengeleri insan yaşamı için var ettiğini haber verir.
Allah ayetlerinde insanı bu önemli gerçek üzerinde düşünmeye şöyle çağırmaktadır:
"Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı. Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi." (Naziat Suresi, 27-33)
Allah ayrıca, evrendeki tüm sistem ve dengeleri insan için yarattığını ve insanın bunu fark ederek, bu gerçek üzerinde düşünmesi ve ders alması gerektiğini bildirir:
"...ve gece ve gündüz, Güneş ve Ay ve yıldızları sizin emrinize verdi. Onlar, O’nun (Allahû Tealâ’nın) emri ile size musahhar (emrinize amade, hazır) kılındılar. Muhakkak ki bunda, akıl eden bir topluluk için, elbette âyetler (deliller) vardır. "(Nahl Suresi, 12)
Yaratılış gerçeği, tarihin eski çağlarından beridir, bir felsefi görüş tarafından reddedilir. Bu felsefenin adı materyalizmdir, yani maddecilik. İlk olarak Eski Yunan'da ortaya çıkan, sonra da farklı bazı kültürler ya da kişiler tarafından zaman zaman savunulan bu felsefe, maddenin sonsuzdan beri var olduğunu savunur. Dolayısıyla evrenin de sonsuzdan beri geldiğini, yani Allah tarafından yaratılmadığını savunur.
Materyalistler, evrendeki ahenk ve düzeni kabul ederler, fakat evrendeki amacın, düzenin ve ahengin “yaratılmış” olmadığını iddia ederler. Evrendeki tüm denge, ahenk ve uyumun sadece tesadüflerin bir eseri olduğunu öne sürerler. Bu "tesadüf" iddiası, daha sonra canlıların nasıl ortaya çıktığı sorusu karşısında da kullanılmıştır. Evrim teorisi olarak bilinen iddia, işte materyalizmin bu şekilde doğaya uyarlanmasından ibarettir.
19. yüzyılda bilim dünyasının yapısında bir değişim olmuştur. Materyalizm, birtakım çevreler tarafından kasıtlı olarak bilim dünyasının gündemine getirilmiştir. 19. yüzyıldaki siyasi ve sosyal birtakım şartlar materyalizme destek sağladığı için, bu felsefe bilim dünyasında da yaygın bir kabul görmeye başlamıştır. Ancak bilimsel bulgular, söz konusu materyalizm yanılgısının ne kadar gerçek dışı olduğunu bugün ortaya çıkarmış bulunmaktadır.
Materyalizmin evren hakkında az önce belirttiğimiz iki iddiasını hatırlayalım:
1. Evrenin, maddenin sonsuzdan beri geldiği, yani yaratılmadığı iddiası.
2. Evrende hiçbir düzen, plan, amaç olmadığı, her şeyin tesadüf ürünü olduğu iddiası.
İşte 19. yüzyıl materyalistlerinin, o dönemin ilkel bilim düzeyi içinde büyük hararetle savundukları bu iki iddia da, 20. yüzyıldaki bilimsel bulgular tarafından yıkılmıştır.
Önce, evrenin sonsuzdan beri geldiği iddiası tarihe karışmıştır. 1920'li yıllardan itibaren evrenin yapısı hakkında elde edilen bilgiler, evrenin belirli bir zaman önce bir "Büyük Patlama" (Big Bang) ile yoktan var hale geldiğini ispatlamıştır. Yani evren sonsuz değildir, Allah tarafından yoktan yaratılmıştır.
20. yüzyıl biliminin çökerttiği ikinci iddia ise, "tesadüf" iddiasıdır. 1960'lı yıllardan itibaren yapılan araştırmalar, evrendeki tüm fiziksel dengelerin insan yaşamı için çok hassas bir biçimde ayarlandığını ortaya koymaktadır. Araştırmalar derinleştirildikçe, evrendeki fizik, kimya ve biyoloji kanunlarının, yerçekimi, elektromanyetizma gibi temel kuvvetlerin, atomların ve elementlerin yapılarının tümünün, insanın yaşamı için tam olmaları gereken şekilde ve oranda düzenlendikleri birer birer bulunmuştur. Batılı bilim adamları bugün bu olağanüstü düzene "İnsani İlke" (Anthropic Principle) adını vermektedirler. Yani evrendeki her ayrıntı, insan yaşamını gözeten bir amaçla var edilmiştir.
Bilimin ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte, evrenin ve canlıların oluşumu ile ilgili argümanlar, hassas dengelerin keşfedilmesi, bir çok bilim adamının savunduğu, insanlık tarihinin başlangıcından itibaren gelen “Yaratıcının Varlığı” gerçeğini ıspatlar niteliğe kavuşmuştur. Bir başka deyişle, bilim geliştikçe hakikatler ortaya çıkmış, batıl yıkılmaya yüz tutmuştur. Nitekim, dünyaca ünlü “Newsweek Dergisi” 27 Temmuz 1998 sayısındaki kapağında “Bilim Allah’ı Buluyor (Science Finds God)” başlığını kullanmıştır. Bunun yanında, inkar edenler yine inkarına devam etmiştir, fakat gelişen bilim ve ortaya çıkan hakikatler bir çok insanın inancını sağlamlaştırmış, bir çok materyalist ise bu hakikati kabul ederek, batıl olan düşüncesinden vazgeçmiştir. Ünlü düşünür Arthur Koestler ise bu durumu kitabında şu cümlesi ile ifade etmiştir:
"Materyalizmin, bilimsel bir düşünce olduğunu artık kimse daha fazla iddia edemez."
(Arthur Koestler, Janus: A Summing Up, New York: Vintage Books, 1978, p. 250.)
Günümüzde materyalizm bilimsel olarak geçersizdir. 19. yüzyılda bilimsellik adına ortaya çıkmış, ama kısa zamanda yanlışlanmış bir düşüncedir. Böyle olması da doğaldır. Çünkü, Allah'ın "Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır" ifadesiyle buyurduğu gibi (Sad Suresi, 27), evrenin "batıl", yani boşu boşuna ve amaçsız olarak yaratıldığı düşüncesi, gerçek dışı bir zandan ibarettir. Bu zanna dayanan her türlü iddianın ise gerçekler karşısında çürümesi kaçınılmazdır.
NOT: Materyalizm ve Evrim Teorisi, bu yazı dizisi ile birlikte aşama aşama çürütülecektir. Yukarıdaki bilgiler giriş amaçlıdır.
Delillerle İslam
İçinde yaşadığımız uçsuz bucaksız evren nasıl var oldu?
Bu evrendeki denge, ahenk ve düzen nasıl ortaya çıktı?
Üzerinde yaşadığımız dünya, nasıl bizim yaşamımız için bu denli uygun bir barınak olabildi?
İşte bu sorular, tarihin başından bu yana insanların ilgisini çekmiştir. Akıl ve sağduyu ile bu soruları inceleyen bilim adamlarının ya da düşünürlerin vardıkları sonuç ise hep şu olmuştur: Evrendeki bu düzen, tüm evrene hakim, üstün bir Yaratıcı olan Yüce Allah’ın varlığının delillerinden biridir. Fakat, diğer bir tarafta ise evrenin var oluşunun sebebini bir Yaratıcıya atfeden anlayışı inkar eden insanlar her dönemde var olmuştur.
Akıl, vicdan ve deliller yoluyla ulaşabildiğimiz bu sonuç, doğrunun ta kendisidir. Allah, insanlara yol gösterici olarak 14 asır önce Peygamber Efendimiz (sav)’e vahyetmiş olduğu Kuran'da, bu gerçeği insanlara bildirir. Allah, Kuran’da evreni yoktan yarattığını ve belirli bir amaca göre düzen verdiğini, evrendeki tüm sistem ve dengeleri insan yaşamı için var ettiğini haber verir.
Allah ayetlerinde insanı bu önemli gerçek üzerinde düşünmeye şöyle çağırmaktadır:
"Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı. Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi." (Naziat Suresi, 27-33)
Allah ayrıca, evrendeki tüm sistem ve dengeleri insan için yarattığını ve insanın bunu fark ederek, bu gerçek üzerinde düşünmesi ve ders alması gerektiğini bildirir:
"...ve gece ve gündüz, Güneş ve Ay ve yıldızları sizin emrinize verdi. Onlar, O’nun (Allahû Tealâ’nın) emri ile size musahhar (emrinize amade, hazır) kılındılar. Muhakkak ki bunda, akıl eden bir topluluk için, elbette âyetler (deliller) vardır. "(Nahl Suresi, 12)
Yaratılış gerçeği, tarihin eski çağlarından beridir, bir felsefi görüş tarafından reddedilir. Bu felsefenin adı materyalizmdir, yani maddecilik. İlk olarak Eski Yunan'da ortaya çıkan, sonra da farklı bazı kültürler ya da kişiler tarafından zaman zaman savunulan bu felsefe, maddenin sonsuzdan beri var olduğunu savunur. Dolayısıyla evrenin de sonsuzdan beri geldiğini, yani Allah tarafından yaratılmadığını savunur.
Materyalistler, evrendeki ahenk ve düzeni kabul ederler, fakat evrendeki amacın, düzenin ve ahengin “yaratılmış” olmadığını iddia ederler. Evrendeki tüm denge, ahenk ve uyumun sadece tesadüflerin bir eseri olduğunu öne sürerler. Bu "tesadüf" iddiası, daha sonra canlıların nasıl ortaya çıktığı sorusu karşısında da kullanılmıştır. Evrim teorisi olarak bilinen iddia, işte materyalizmin bu şekilde doğaya uyarlanmasından ibarettir.
19. yüzyılda bilim dünyasının yapısında bir değişim olmuştur. Materyalizm, birtakım çevreler tarafından kasıtlı olarak bilim dünyasının gündemine getirilmiştir. 19. yüzyıldaki siyasi ve sosyal birtakım şartlar materyalizme destek sağladığı için, bu felsefe bilim dünyasında da yaygın bir kabul görmeye başlamıştır. Ancak bilimsel bulgular, söz konusu materyalizm yanılgısının ne kadar gerçek dışı olduğunu bugün ortaya çıkarmış bulunmaktadır.
Materyalizmin evren hakkında az önce belirttiğimiz iki iddiasını hatırlayalım:
1. Evrenin, maddenin sonsuzdan beri geldiği, yani yaratılmadığı iddiası.
2. Evrende hiçbir düzen, plan, amaç olmadığı, her şeyin tesadüf ürünü olduğu iddiası.
İşte 19. yüzyıl materyalistlerinin, o dönemin ilkel bilim düzeyi içinde büyük hararetle savundukları bu iki iddia da, 20. yüzyıldaki bilimsel bulgular tarafından yıkılmıştır.
Önce, evrenin sonsuzdan beri geldiği iddiası tarihe karışmıştır. 1920'li yıllardan itibaren evrenin yapısı hakkında elde edilen bilgiler, evrenin belirli bir zaman önce bir "Büyük Patlama" (Big Bang) ile yoktan var hale geldiğini ispatlamıştır. Yani evren sonsuz değildir, Allah tarafından yoktan yaratılmıştır.
20. yüzyıl biliminin çökerttiği ikinci iddia ise, "tesadüf" iddiasıdır. 1960'lı yıllardan itibaren yapılan araştırmalar, evrendeki tüm fiziksel dengelerin insan yaşamı için çok hassas bir biçimde ayarlandığını ortaya koymaktadır. Araştırmalar derinleştirildikçe, evrendeki fizik, kimya ve biyoloji kanunlarının, yerçekimi, elektromanyetizma gibi temel kuvvetlerin, atomların ve elementlerin yapılarının tümünün, insanın yaşamı için tam olmaları gereken şekilde ve oranda düzenlendikleri birer birer bulunmuştur. Batılı bilim adamları bugün bu olağanüstü düzene "İnsani İlke" (Anthropic Principle) adını vermektedirler. Yani evrendeki her ayrıntı, insan yaşamını gözeten bir amaçla var edilmiştir.
Bilimin ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte, evrenin ve canlıların oluşumu ile ilgili argümanlar, hassas dengelerin keşfedilmesi, bir çok bilim adamının savunduğu, insanlık tarihinin başlangıcından itibaren gelen “Yaratıcının Varlığı” gerçeğini ıspatlar niteliğe kavuşmuştur. Bir başka deyişle, bilim geliştikçe hakikatler ortaya çıkmış, batıl yıkılmaya yüz tutmuştur. Nitekim, dünyaca ünlü “Newsweek Dergisi” 27 Temmuz 1998 sayısındaki kapağında “Bilim Allah’ı Buluyor (Science Finds God)” başlığını kullanmıştır. Bunun yanında, inkar edenler yine inkarına devam etmiştir, fakat gelişen bilim ve ortaya çıkan hakikatler bir çok insanın inancını sağlamlaştırmış, bir çok materyalist ise bu hakikati kabul ederek, batıl olan düşüncesinden vazgeçmiştir. Ünlü düşünür Arthur Koestler ise bu durumu kitabında şu cümlesi ile ifade etmiştir:
"Materyalizmin, bilimsel bir düşünce olduğunu artık kimse daha fazla iddia edemez."
(Arthur Koestler, Janus: A Summing Up, New York: Vintage Books, 1978, p. 250.)
Günümüzde materyalizm bilimsel olarak geçersizdir. 19. yüzyılda bilimsellik adına ortaya çıkmış, ama kısa zamanda yanlışlanmış bir düşüncedir. Böyle olması da doğaldır. Çünkü, Allah'ın "Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır" ifadesiyle buyurduğu gibi (Sad Suresi, 27), evrenin "batıl", yani boşu boşuna ve amaçsız olarak yaratıldığı düşüncesi, gerçek dışı bir zandan ibarettir. Bu zanna dayanan her türlü iddianın ise gerçekler karşısında çürümesi kaçınılmazdır.
NOT: Materyalizm ve Evrim Teorisi, bu yazı dizisi ile birlikte aşama aşama çürütülecektir. Yukarıdaki bilgiler giriş amaçlıdır.
Delillerle İslam
Yorumlar
Yorum Gönder