'Kuran'a uyan hadis alınır, Kuran'a uymayan hadis reddedilir' usulü aslen ehli sünnet ulemaya aittir. Hadis eleme usullerinde de 'Bu hadis Kuran'a uymuyor' diye tenkitleri mevcuttur. Ancak, ehli sünnet ulema tarih boyunca bu usulü kullanırken sahih sünnetti ve sahih hadisleri reddetmemiş, ayetleri batıl yorumlamamıştır.
Günümüzde ise aynı söylemle hareket eden ehli sünnet karşıtı kesimler, Kuran ayetlerine keyfi ve modernizmin beklentilerine uygun anlamlar vererek, Kuran ayetini değil verdiği yorumu sahih hadisle çeliştirir hale getirmiştir, kendi mealinde, yorumunda sorun varken sahih hadisleri karalamaya başlamıştır ve sahih sünnetti reddetmiştir. Tamamen keyfi ayet yorumlarıyla kabir azabı, şefaat, nüzulü İsa, peygamberimizin sav mucizeleri vb. pek çok meseleyi inkâr eder olmuşlardır. Bu sebeple, bu yöntemi günümüz ehli sünnet ulema, reformistlere benzememek adına fazla dillendirmek istemiyor görünmektedir.
Sonuç olarak, 'Kuran'a uymayan hadisi almayın' düsturu ile kimin görev alacağı, hareket edeceği önemlidir. Eğer bu düstur ortaya konur ve görev ehli sünnet ulemaya verilirse sorun yoktur ancak bu düstur ile ehli bidat bayrak alacaksa büyük bir sorun var demektir.
Yeryüzündeki her dilde, her kelimede çok anlamlılık mevcutken, Kuran'ın yorumunu cennetle müjdelenmiş sahabilere, ashabtan ders almış Imam Hanifeye, Imam Şafi, Imam Malik, Imam Hanbel gibi ayetleri olduğu gibi tefsir etmekten işkencelere maruz kalmış fıkıh ve tefsir alimlerine dayandırmayacaksak, ümmetin itikadı ciddi bir sorunla karşı karşıya kalacaktır.
Delillerle İslam
Günümüzde ise aynı söylemle hareket eden ehli sünnet karşıtı kesimler, Kuran ayetlerine keyfi ve modernizmin beklentilerine uygun anlamlar vererek, Kuran ayetini değil verdiği yorumu sahih hadisle çeliştirir hale getirmiştir, kendi mealinde, yorumunda sorun varken sahih hadisleri karalamaya başlamıştır ve sahih sünnetti reddetmiştir. Tamamen keyfi ayet yorumlarıyla kabir azabı, şefaat, nüzulü İsa, peygamberimizin sav mucizeleri vb. pek çok meseleyi inkâr eder olmuşlardır. Bu sebeple, bu yöntemi günümüz ehli sünnet ulema, reformistlere benzememek adına fazla dillendirmek istemiyor görünmektedir.
Sonuç olarak, 'Kuran'a uymayan hadisi almayın' düsturu ile kimin görev alacağı, hareket edeceği önemlidir. Eğer bu düstur ortaya konur ve görev ehli sünnet ulemaya verilirse sorun yoktur ancak bu düstur ile ehli bidat bayrak alacaksa büyük bir sorun var demektir.
Yeryüzündeki her dilde, her kelimede çok anlamlılık mevcutken, Kuran'ın yorumunu cennetle müjdelenmiş sahabilere, ashabtan ders almış Imam Hanifeye, Imam Şafi, Imam Malik, Imam Hanbel gibi ayetleri olduğu gibi tefsir etmekten işkencelere maruz kalmış fıkıh ve tefsir alimlerine dayandırmayacaksak, ümmetin itikadı ciddi bir sorunla karşı karşıya kalacaktır.
Delillerle İslam
Yorumlar
Yorum Gönder