Alıntı / Çalıntı Fikirleri İfşa

Alıntı / Çalıntı Fikirleri İfşa
Evrimci Müslümanların İncil’e Yönelik Yapılan Tevilleri, Kur’an-ı Kerim’e Kopyalamaları
Önceki yazılarımızda Teistik Evrim fikrinin menşeinin Batı olduğunu ve ülkemizde bu fikri savunan bir kısım bilim ve din adamlarının da bu akımın küresel alanda Türkiye ayağını temsil ettiklerini ifade etmiştik. Bu kısa yazımızda bu noktaya kısa bir izah getirmek adına birkaç misal vermek lazım geldi.
İslam ile Evrim Teorisi’ni sentezleyen ve Kur’an-ı Kerim’den Evrim Teorisi’ne yönelik delil arayışında olan ya da ‘Kuran evrimi kabul de etmez ama red de etmez’ diyen ülkemizdeki felsefeci ve din adamlarının (!) kullandıkları argümanların kaynağının, Hristiyanlık ile Evrim Teorisi’ni sentezlemeye çalışan batılı bazı bilim ve din adamlarının söylem ve fikirleri olduğu anlaşılmaktadır. Yani, Türkiye’de, yaptıkları batıl teviller ile takipçilerinde hayranlık uyandırmaya çalışan zatların fikirlerinin asıl kaynağı, takipçileri bunun farkında olmasa da, Batıdır. Mustafa İSLAMOĞLU’nun ‘Yaratılış ve Evrim’ kitabında, Caner TASLAMAN’ın ‘Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi?’ kitabında ve bu zatların sohbetlerinde, ‘Adem’den kasıt tüm insanlıktır, aslında topraktan yaratılma değil toprağın özünden, elementlerinden yaratılma kastedilir, Hz. Adem ilk insan değildir ve babası vardır, yaratılışla ilgili ayetler tevil edilmelidir ya da tevile açıktır’ gibi pek çok görüş mevcuttur. Ayrıca benzer itikatta zatların eser ve sohbetlerinde de bunlara rastlanır. Bu zatların kendilerine aitmiş gibi gösterilen fikirlerinin asıl kaynaklarını birkaç misal vererek gözler önüne serelim. Böylece, insanların övünerek zekalarına hayranlık duyduğu bu zatların görüşlerinin aslında alıntı ya da çalıntı olduğuna şahit olalım:
1. Hz. Adem hiç var olmadı. (İncil’deki “Adem” lafzından kasıt tüm insanlıktır.)
[Denis Lamoureux, “No Historical Adam: Evolutionary Creation View”, in Four Views on the Historical Adam, Barret and Caneday, 58]
2. Hz. Adem’in yaradılış bahislerinin geçtiği Genesis 1-3 bölümlerine yönelik olarak Francis Collins şu ifadeleri kullanıyor: “Bu bölümler, ayetler şiirsel ve kinayeli olarak anlaşılmalı.”
[Collins, Language of God, 206; benzer ifadeler sf. 150, 151, 175 ve 207’de de geçiyor.]
3. Aynı şekilde Denis Alexander, Genesis 1-3’deki Hz. Adem’in yaradılışına yönelik ifadelerin “temsili anlatım ve din edebiyatı” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söylemektedir.
[Denis Alexander, Creation or Evolution: Do We Have to Choose?, 2nd Ed. (Oxford and Grand Rapids, MI: Monarch, 2014), sf.185]
4. John H. Walton, Genesis 1-2’de bahsi geçen Hz.Adem ve Hz. Havva’nın yaradılışına yönelik ayetlerin, (özel olarak) bu iki insanın nasıl yaratıldığı şeklinde anlaşılmaması gerektiğini ifade eder. Walton, Adem ve Havva ifadelerinin tüm insan ırkını (insanlığı) kasteden, temsili, kinayeli bir hikaye olarak anlaşılması gerektiğini söyler.
[John H. Walton, The Lost World of Adam and Eve: Genesis 2-3 and Human Origins Debate (Downers Grove, IL: Intel Varsity Press, 2015), sf.74]
5. Yine Watson aynı eserde, “İncil’de insanın biyolojik kökenine yönelik ifadeler bulunmadığını (yani kastedilmediğini) ve Genesis 2’de ifade edilen Hz. Adem ve Hz. Havva’nın yapı (ham) maddesinin bütün insanların tabiatı (özü) olarak anlaşılması gerektiğini ifade eder. [A.g.e., sf 181]
Massey Üniversitesinde görevli psikolog ve felsefeci Steve Stewart-Williams, ‘Bir Evrimci Tanrıya İnanabilir mi?’ isimli makalesinde bu hususta şunu söylemiştir: “Tanrı’nın evrimle canlıları yarattığını iddia edebilmek için, kutsal kitaplardaki yaratılışla ilgili metinlerin gerçek manası dışında kullanılması ve yorumlanması gerekmektedir.” (Stewart Williams, S. (2004, August). Can an Evolutionist Believe in God? Psilosophy Now, 47, 19-21.)
Williams’ın tespiti yerinde ve manidardır. Zira gerçekten de durum böyledir. Kutsal kitaplardaki öğretilere bakıldığında bu öğretilerin Evrim Teorisi’nin öğretileriyle taban tabana zıt oldukları anlaşılır. Bu çatışmanın altında bilim ve dinin çatışması değil; Materyalist (Allah’ı inkar eden) felsefenin tabiata uyarlanmasıyla elde edilmiş bir teorinin din ile çatışması yatar. Eğer ki bir insan, bilim camiasına sirayet etmiş Materyalist (Allah’ı inkâr eden), Natüralist (tabiatçı, Allah’ın tabiattaki fiillerini yok sayan) fikirlerin doğrudan ya da dolaylı olarak etkisi altına girdiyse, Evrim Teorisi’ne sempati duyacaktır. Diğer taraftan tabi olduğu dini öğretilerinin bu teorinin zıddını ifade ettiğini anlayınca -kutsi metinleri değiştiremeyeceği için- bu metinleri sahip olduğu Evrim düşüncesi lehine yorumlayacaktır. Bu durumu iyi analiz eden Williams’ın ifade ettiği de budur. Evet, Evrim ile dini sentezlemek ancak ve ancak ayetlerdeki apaçık manaları kıvırmakla ve Evrim Teorisi lehine mana vermekle mümkündür. Bu fikirdeki insanların da yaptıkları bundan başka bir şey değildir.
Delillerle İslam

Yorumlar