HZ. ZEYNEP ile PEYGAMBERİMİZİN (sav) EVLİLİĞİ MESELESİ (AHZAP, 37)
Ateist İddialar ve İslam Üzerine – Yazı 6
SORU:
1. Zeyd’in hanımı, yani evlatlığının eşiyle evlenen Peygamberimize bu evlilikten dolayı İslam karşıtlarının çirkin ithamlarına nasıl cevap verilebilir?
2. Peygamberimiz Zeyd’in evine Zeyd’i aramaya gidiyor evde Zeyd’i bulamıyor. Sadece eşini görüyor. Rüzgarın esmesiyle Hz.Zeynep’in(Zeyd’in eşi) güzelliklerinin ortaya çıktığı ve Peygamberin ona orada aşık olduğu, bunun üzerine evlilik teklif ettiği, rivayetlerinin aslı var mıdır?
3. Bu evlilik gerçekleşmeden direk helal kılınma olmaz mıydı? Kuran’da evlilik emrinin olmasının hikmeti nedir?
4. Evlatlığın eşiyle evlenmek ne kadar ahlaki bir davranış, diyenlere nasıl cevap verilmelidir?
Cevap:
Bu evliliğin nasıl geliştiği, sürecin nasıl olduğunu, bu evliliğin hikmet ve nedenlerinin neler olduğu, bu evliliği Peygamberin isteyip istemediği ve konunun ahlaki boyutunu teker teker ele alalım:
1. Hz. Zeynep, zaten Peygamberimizin halasının kızıdır. Çocukluktan beri birbirlerini tanımakta görüşüp konuşmaktaydılar. Üstelik Peygamberimiz, Hz.Zeynep’le Zeyd’i evlendirirken daha tesettür ayeti de inmemiştir. Yani onun görünümünü de zaten bilmektedir. Sormak gerekir ki, ateistlerin iddia ettiği gibi, Hz. Peygamber Hz. Zeynep’e tutulmuş olsa, o zamana kadar niye tutulmamıştır Peygamber de, Zeyd ile evliliğinden sonra tutulmuştur? Zira, Peygamberimiz Zeynep’le evlenmek isteseydi en başından önünde bir engel yoktu Dolayısıyla ona aşık olmuş olsaydı ve Peygamberimiz Zeynep’le evlenmek isteseydi Zeyd’le Hz.Zeynep’in nikahını kıymazdı. Hz.Zeynep’le Hz.Zeyd’i birbirleriyle evlendiren bizzat Peygamberimizdir.
2. Hz.Zeyd ile Hz.Zeynep evliliklerinde sorunlar yaşayınca boşanma kararı aldılar. Zeyd bunun için Peygamberimizin yanına çok kez gelerek boşanmak istediğini söyledi ancak Peygamberimiz boşanmalarına razı değildi ve her defasında nasihat vererek vazgeçirmeye çalıştı. Ayette bu durum bildirilmiştir: “…Eşini yanında tut, Allah’tan kork!” dedi.”(Ahzap37) Ancak sonrasında sorunlar devam edince Zeyd ile Zeynep boşandı.
3. Hz.Zeynep, boşanmadan sonra Peygamberle evlenmek istiyordu ancak Peygamberimiz bu evliliğin olmasını da istemiyordu.
4. Çünkü, Zeyd Peygamberimizin evlatlığıdır. Cahiliye döneminde bir kimse kendine evlatlık aldığında o, onun öz evladı gibi olur ve mirastan pay alma gibi bütün öz evlat hakları onun da olurdu. Evlatlık alınan kişi eve gittiği kadın erkek herkese mahrem olurdu. Yani yabancıların görmemesi gereken beden hatları görülebilir, mirastan pay hakkı elde edebilirdi. Kuran’ı Kerim’de pek çok ayette bu batıl evlatlık hükümleri sırasıyla birer birer kaldırılıyordu. Kuran’ın getirdiği sistem daha çok günümüzde “Aile koruması” olarak adlandırılan sistemdir. Dolayısıyla cahiliye adetlerinde evlatlık, öz çocuk kabul edilince onun eşi de öz kızı kabul edilir, anlayışı vardı. İslam, birbirine helal olmayan insanları birbirine helal yapan bu yanlış sistemin önüne geçmek istemekteydi. Zeyd’den boşanan Zeynep’in de kendisiyle evlenmek istemesi üzerine Hz.Peygamber korku duymaya başlamıştı. Evlatlık hükümlerini birer birer kaldıran Allah’ın, bu hükümlerden en köklüsü olan, Zeynep’le nikahlanmasını emretmesinden de korkmaya başlamıştı. Zira, müşriklerin diline “Evlatlığın eşiyle evlenmiş” diye dolanmanın yanında, Müslümanların da şaşkınlık duymasının ve tebliğ irşadın önünün kesilmesinden korkuyordu.
“Allah’ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah’tır.”(Ahzap, 37)
Ayeti de Peygamberin içinde gizledikleri hakkında inmiştir. Nitekim de, korkularında haklıydı çünkü bu evlilik gerçekleştikten sonra müşriklerin (günümüzde olduğu gibi!) diline fazlasıyla dolanmıştır. Peygamber, bu sebeplerden dolayı evliliği istememektedir. Ahzap 37, yani evlenmeleriyle ilgili ayet inince Hz.Aişe, Peygamberin evlenmek istemediğini bildiği için
“Eğer Hz. Peygamber (sav) Allah’ın kitabından bir şey gizleseydi, Zeynep ile evliliğin emredildiği bu ayeti gizlerdi.” demiştir. (bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri, Tirmizî, Tefsir, 34; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 8/524).
İşine gelen rivayeti alıp önümüze koyan İslam karşıtı zihniyetler, bu rivayetleri niçin görmezden gelirler? Açıkça, Hz.Peygamber bu evliliği Allah'ın emri ile yapmıştır.
5. Peygamberin içinde sakladığı şeyin “AŞK” olduğunu iddia edenler tamamen delile dayalı olmayan ifadelerdir ve, bakış açısıyla elmasa bakıp kömür gören gözler misali, yoruma dayalı ifadelerdir. Tam tersine, aksi deliller mevcuttur. Uydulmuş birkaç söze dayanarak “Rüzgar esince Zeyneb’in güzelliklerini gördü sonra ona aşık oldu ve aşkını içinde gizliyordu” sözleri kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. “Bu hikayenin, yani Hz.Peygamberin Zeyneb’e tutulması ve ona aşık olma hikayesinin kesinlikle uydurma olduğuna parantez içindeki kaynaklardan bakabilirsiniz. ( İbn Kesîr, VI, 420; İbnü'l-Arabî, III, 1542 vd.; Krş. Zemahşerî, III, 427)
Dikkat edin! Üstelik, bu kaynaklar, olayın nasıl olduğunu değil, nasıl olmadığını, yani aşık olma, güzelliğini görme, tutulma gibi bir hadisenin gerçek olmadığını anlatmıştır. Her kaynağı kale alan buyursun bunları da alsın. Zaten biliyoruz ki, hala kızı kuzeni olan, beraber büyüyen, tesettür ayeti gelmeden Zeyd’le nikahlarını kıyan Peygamberin, Hz. Zeynep’in dış görünümünü bilmemesi en sofistike iftiradır.
6. Gelelim bu evliliğin bir diğer hikmet ve nedenine. Bu ayetle gelen emirde ve kaldırılan evlatlık hükmünde, şunu ayırt etmek gereklidir. Dikkat edilirse genel şartlarda, bu bir helal kılınma durumudur, emir durumu değildir. Yani Allah, “Evlatlıklarınızın boşanmış eşleriyle evlenin”, diye emretmiyor. Evlenme durumu olduğunda bunda haramlık bir durum olmadığını söylüyor. Çünkü, evlatlık zaten kişinin öz evladı değildir. İslam dini tüm insanların dinidir. O yüzden hükümler herkese hitap edecek şekilde verilir. Bizlerin bugünkü şartlarda evlatlıkların (aile korumasına alınmışların) eşleriyle evlenme zarureti yoktur. Çünkü, eş bulma ya da boşanan eşin kendine başka bir eş bulma imkanı vardır. Ancak, bu her zaman ve dünyanın her yerinde böyle olacak diye bir şey yoktur. Çünkü, bu şartlar bizim şartlarımız ve biz kendi şartlarımıza göre düşünüyoruz. Eğer olur da bir adamın ya da kadının evlatlığı eşinden boşandıysa ya da evlatlığının (aile bakımına, korumasına alınmış kişinin) başkasıyla evlenme imkanı bulunmazsa, bu ayete binaen “İyi ki hüküm bu şekilde” diyebilecek ve evlenebilecek. Allah'ın hükümleri bize hitap ettiği gibi amazonlarda yaşayan insanlara da hitap etmeli, Afrika’nın kabilelerinde yaşayan insanlara da. Her topluma, her kültüre, her şarta. Evlatlığın eşiyle evlenmenin helal kılınması emir değil, aynı zamanda tüm insanlık aleminin karşılaşabileceği sorunlar karşısında bazı kişileri gereksiz bir zorluktan kurtarabilecek hükümlerden birisidir. Tıbbi olarakta evlatlığın eşiyle evlenmenin bir sakıncası olmadığını zaten biliyoruz.
PEKİ, ZEYNEP İLE EVLİLİK YAPILMADAN DİREK HELAL KILINAMAZ MIYDI?
Elbette helal kılınabilirdi. Bir şeyin helal kılınmasının yanında sünnette de buna rastlanması Kuran'da geçen tabirle “Müminlerin kalplerinden konuyla ilgili tüm vesveseleri giderecekti". Çünkü, bahsettiğimiz evlatlık hadisesi o devrin en köklü ve büyük adetlerinden biri ve yıkımı için atılacak adımlar, devrim niteliğinde, kesin ve kök söktürücü olmalıydı ki, kısa zamanda kaldırılması istenen bu adette bir sonuca ulaşılabilsin. Helal kılınmanın yanında sünnetle desteklenebilsin. Sahabeler ve insanlar evlatlıklarının eşiyle evlenme konusunda tereddüt etmesin. Bu işi ilk başlatan, öncü ve model olan Peygamber olsun ve eğer diğer insanların evlilik durumları olursa kimse o kişiyi yadırgayamasın. Yadırgamaya kalkarsa o kişi, “Peygamber evlenmiş benim evlenmemde yadırganacak bir şey yok” diyebilsin. Çünkü, meselenin helal kılınmasıyla birilerinin buna öncülük edip model olması farklı şeylerdir. Köklü bir adette, gelenekte kimse buna cesaret edemez. Öncülüğü de elbette en iyi model Hz. Peygamber yapacaktır ve sonrasında evlenme durumunda olanlar bu işi gönül rahatlığıyla ve çekinmeden yapabileceklerdir.
EVLATLIĞIN EŞİYLE EVLENMEK AHLAKLI DEĞİLDİR DİYEREK ÇELİŞKİYE DÜŞEN FELSEFECİLER
Bir insan kendisine evlatlık aldığında zaten o kişi kendi çocuğu olmamakta ve kan bağı bulunmamaktadır. Tıbben de evlenmelerinin bir sakıncası yoktur. Yeri geldi mi filozof kesilen kesimlere sormak istiyoruz ki, ‘Siz hangi ahlak yasalarına göre konuşuyorsunuz da bu durumun ahlaksızlığından yola çıkıp Peygambere ithamda bulunuyorsunuz?’ Ahlak kuralların genel geçer olduğunu kim bize ispatlayabilir? Her insana göre ahlak tanımı farklılaşıyor birinin ahlaklı dediğine diğeri ahlaksız diyebiliyor. Hz. Peygambere mesnetsizce ithamlarda bulunanlar her daim şunu da söylerler: "Bir insanın kendi değerlerine uymayan bir şey, onun ahlaklı olmadığı anlamına gelmez" Peki, siz ahlak herkese göre değişir ilkesini her daim tekrar ederken ne oldu da şimdi kıvırıp “Bu ahlaka sığmaz diyebiliyorsunuz?” Kendi ahlak kurallarınıza göre düşünüp Peygamber hakkında hüküm mü veriyorsunuz? Yoksa Peygamberi eleştirmek uğruna "genel geçer görmediğiniz" ahlak meselesini bir kaç dakikalığına genel geçer hale mi getiriyorsunuz? Size göre, homoseksüellik, biseksüellik ahlaklı iken ve bunu da bu felsefenizle dile getirirken, İslam’ı karalamak uğruna kendi değerlerinizle çeliştiğinizin farkına varmalısınız. Batıda bazı kendi isimlerine “Medeni” dedikleri yasalar buna izin vermeyince mi ahlaklı oluyor? O yasalar Norveçte 70 kişiyi katleden insana da 22 yıl gibi ironik bir ceza verdi. Şimdi evlatlığın eşiyle evlenilmez diye kendilerince ahlak kuralı geliştirmiş olan insanlar kalkıpta aynı yasalardaki 70 masumu katleden insana 22 yıl ceza verilmesini de savunabilecek mi? Elbette hayır. Allah’ın helal kıldıkları ve haram kıldıkları ortadadır. Cevabını uzatmaya gerek duymadığımız bir meseledir, çünkü propaganda amaçlı oluşturulmuş bir argümandır.
Merak edilen diğer sorular için sayfamızı ziyaret edebilir ya da sayfamıza mesaj atabilirsiniz.
Delillerle İslam
Ateist İddialar ve İslam Üzerine – Yazı 6
SORU:
1. Zeyd’in hanımı, yani evlatlığının eşiyle evlenen Peygamberimize bu evlilikten dolayı İslam karşıtlarının çirkin ithamlarına nasıl cevap verilebilir?
2. Peygamberimiz Zeyd’in evine Zeyd’i aramaya gidiyor evde Zeyd’i bulamıyor. Sadece eşini görüyor. Rüzgarın esmesiyle Hz.Zeynep’in(Zeyd’in eşi) güzelliklerinin ortaya çıktığı ve Peygamberin ona orada aşık olduğu, bunun üzerine evlilik teklif ettiği, rivayetlerinin aslı var mıdır?
3. Bu evlilik gerçekleşmeden direk helal kılınma olmaz mıydı? Kuran’da evlilik emrinin olmasının hikmeti nedir?
4. Evlatlığın eşiyle evlenmek ne kadar ahlaki bir davranış, diyenlere nasıl cevap verilmelidir?
Cevap:
Bu evliliğin nasıl geliştiği, sürecin nasıl olduğunu, bu evliliğin hikmet ve nedenlerinin neler olduğu, bu evliliği Peygamberin isteyip istemediği ve konunun ahlaki boyutunu teker teker ele alalım:
1. Hz. Zeynep, zaten Peygamberimizin halasının kızıdır. Çocukluktan beri birbirlerini tanımakta görüşüp konuşmaktaydılar. Üstelik Peygamberimiz, Hz.Zeynep’le Zeyd’i evlendirirken daha tesettür ayeti de inmemiştir. Yani onun görünümünü de zaten bilmektedir. Sormak gerekir ki, ateistlerin iddia ettiği gibi, Hz. Peygamber Hz. Zeynep’e tutulmuş olsa, o zamana kadar niye tutulmamıştır Peygamber de, Zeyd ile evliliğinden sonra tutulmuştur? Zira, Peygamberimiz Zeynep’le evlenmek isteseydi en başından önünde bir engel yoktu Dolayısıyla ona aşık olmuş olsaydı ve Peygamberimiz Zeynep’le evlenmek isteseydi Zeyd’le Hz.Zeynep’in nikahını kıymazdı. Hz.Zeynep’le Hz.Zeyd’i birbirleriyle evlendiren bizzat Peygamberimizdir.
2. Hz.Zeyd ile Hz.Zeynep evliliklerinde sorunlar yaşayınca boşanma kararı aldılar. Zeyd bunun için Peygamberimizin yanına çok kez gelerek boşanmak istediğini söyledi ancak Peygamberimiz boşanmalarına razı değildi ve her defasında nasihat vererek vazgeçirmeye çalıştı. Ayette bu durum bildirilmiştir: “…Eşini yanında tut, Allah’tan kork!” dedi.”(Ahzap37) Ancak sonrasında sorunlar devam edince Zeyd ile Zeynep boşandı.
3. Hz.Zeynep, boşanmadan sonra Peygamberle evlenmek istiyordu ancak Peygamberimiz bu evliliğin olmasını da istemiyordu.
4. Çünkü, Zeyd Peygamberimizin evlatlığıdır. Cahiliye döneminde bir kimse kendine evlatlık aldığında o, onun öz evladı gibi olur ve mirastan pay alma gibi bütün öz evlat hakları onun da olurdu. Evlatlık alınan kişi eve gittiği kadın erkek herkese mahrem olurdu. Yani yabancıların görmemesi gereken beden hatları görülebilir, mirastan pay hakkı elde edebilirdi. Kuran’ı Kerim’de pek çok ayette bu batıl evlatlık hükümleri sırasıyla birer birer kaldırılıyordu. Kuran’ın getirdiği sistem daha çok günümüzde “Aile koruması” olarak adlandırılan sistemdir. Dolayısıyla cahiliye adetlerinde evlatlık, öz çocuk kabul edilince onun eşi de öz kızı kabul edilir, anlayışı vardı. İslam, birbirine helal olmayan insanları birbirine helal yapan bu yanlış sistemin önüne geçmek istemekteydi. Zeyd’den boşanan Zeynep’in de kendisiyle evlenmek istemesi üzerine Hz.Peygamber korku duymaya başlamıştı. Evlatlık hükümlerini birer birer kaldıran Allah’ın, bu hükümlerden en köklüsü olan, Zeynep’le nikahlanmasını emretmesinden de korkmaya başlamıştı. Zira, müşriklerin diline “Evlatlığın eşiyle evlenmiş” diye dolanmanın yanında, Müslümanların da şaşkınlık duymasının ve tebliğ irşadın önünün kesilmesinden korkuyordu.
“Allah’ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah’tır.”(Ahzap, 37)
Ayeti de Peygamberin içinde gizledikleri hakkında inmiştir. Nitekim de, korkularında haklıydı çünkü bu evlilik gerçekleştikten sonra müşriklerin (günümüzde olduğu gibi!) diline fazlasıyla dolanmıştır. Peygamber, bu sebeplerden dolayı evliliği istememektedir. Ahzap 37, yani evlenmeleriyle ilgili ayet inince Hz.Aişe, Peygamberin evlenmek istemediğini bildiği için
“Eğer Hz. Peygamber (sav) Allah’ın kitabından bir şey gizleseydi, Zeynep ile evliliğin emredildiği bu ayeti gizlerdi.” demiştir. (bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri, Tirmizî, Tefsir, 34; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 8/524).
İşine gelen rivayeti alıp önümüze koyan İslam karşıtı zihniyetler, bu rivayetleri niçin görmezden gelirler? Açıkça, Hz.Peygamber bu evliliği Allah'ın emri ile yapmıştır.
5. Peygamberin içinde sakladığı şeyin “AŞK” olduğunu iddia edenler tamamen delile dayalı olmayan ifadelerdir ve, bakış açısıyla elmasa bakıp kömür gören gözler misali, yoruma dayalı ifadelerdir. Tam tersine, aksi deliller mevcuttur. Uydulmuş birkaç söze dayanarak “Rüzgar esince Zeyneb’in güzelliklerini gördü sonra ona aşık oldu ve aşkını içinde gizliyordu” sözleri kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. “Bu hikayenin, yani Hz.Peygamberin Zeyneb’e tutulması ve ona aşık olma hikayesinin kesinlikle uydurma olduğuna parantez içindeki kaynaklardan bakabilirsiniz. ( İbn Kesîr, VI, 420; İbnü'l-Arabî, III, 1542 vd.; Krş. Zemahşerî, III, 427)
Dikkat edin! Üstelik, bu kaynaklar, olayın nasıl olduğunu değil, nasıl olmadığını, yani aşık olma, güzelliğini görme, tutulma gibi bir hadisenin gerçek olmadığını anlatmıştır. Her kaynağı kale alan buyursun bunları da alsın. Zaten biliyoruz ki, hala kızı kuzeni olan, beraber büyüyen, tesettür ayeti gelmeden Zeyd’le nikahlarını kıyan Peygamberin, Hz. Zeynep’in dış görünümünü bilmemesi en sofistike iftiradır.
6. Gelelim bu evliliğin bir diğer hikmet ve nedenine. Bu ayetle gelen emirde ve kaldırılan evlatlık hükmünde, şunu ayırt etmek gereklidir. Dikkat edilirse genel şartlarda, bu bir helal kılınma durumudur, emir durumu değildir. Yani Allah, “Evlatlıklarınızın boşanmış eşleriyle evlenin”, diye emretmiyor. Evlenme durumu olduğunda bunda haramlık bir durum olmadığını söylüyor. Çünkü, evlatlık zaten kişinin öz evladı değildir. İslam dini tüm insanların dinidir. O yüzden hükümler herkese hitap edecek şekilde verilir. Bizlerin bugünkü şartlarda evlatlıkların (aile korumasına alınmışların) eşleriyle evlenme zarureti yoktur. Çünkü, eş bulma ya da boşanan eşin kendine başka bir eş bulma imkanı vardır. Ancak, bu her zaman ve dünyanın her yerinde böyle olacak diye bir şey yoktur. Çünkü, bu şartlar bizim şartlarımız ve biz kendi şartlarımıza göre düşünüyoruz. Eğer olur da bir adamın ya da kadının evlatlığı eşinden boşandıysa ya da evlatlığının (aile bakımına, korumasına alınmış kişinin) başkasıyla evlenme imkanı bulunmazsa, bu ayete binaen “İyi ki hüküm bu şekilde” diyebilecek ve evlenebilecek. Allah'ın hükümleri bize hitap ettiği gibi amazonlarda yaşayan insanlara da hitap etmeli, Afrika’nın kabilelerinde yaşayan insanlara da. Her topluma, her kültüre, her şarta. Evlatlığın eşiyle evlenmenin helal kılınması emir değil, aynı zamanda tüm insanlık aleminin karşılaşabileceği sorunlar karşısında bazı kişileri gereksiz bir zorluktan kurtarabilecek hükümlerden birisidir. Tıbbi olarakta evlatlığın eşiyle evlenmenin bir sakıncası olmadığını zaten biliyoruz.
PEKİ, ZEYNEP İLE EVLİLİK YAPILMADAN DİREK HELAL KILINAMAZ MIYDI?
Elbette helal kılınabilirdi. Bir şeyin helal kılınmasının yanında sünnette de buna rastlanması Kuran'da geçen tabirle “Müminlerin kalplerinden konuyla ilgili tüm vesveseleri giderecekti". Çünkü, bahsettiğimiz evlatlık hadisesi o devrin en köklü ve büyük adetlerinden biri ve yıkımı için atılacak adımlar, devrim niteliğinde, kesin ve kök söktürücü olmalıydı ki, kısa zamanda kaldırılması istenen bu adette bir sonuca ulaşılabilsin. Helal kılınmanın yanında sünnetle desteklenebilsin. Sahabeler ve insanlar evlatlıklarının eşiyle evlenme konusunda tereddüt etmesin. Bu işi ilk başlatan, öncü ve model olan Peygamber olsun ve eğer diğer insanların evlilik durumları olursa kimse o kişiyi yadırgayamasın. Yadırgamaya kalkarsa o kişi, “Peygamber evlenmiş benim evlenmemde yadırganacak bir şey yok” diyebilsin. Çünkü, meselenin helal kılınmasıyla birilerinin buna öncülük edip model olması farklı şeylerdir. Köklü bir adette, gelenekte kimse buna cesaret edemez. Öncülüğü de elbette en iyi model Hz. Peygamber yapacaktır ve sonrasında evlenme durumunda olanlar bu işi gönül rahatlığıyla ve çekinmeden yapabileceklerdir.
EVLATLIĞIN EŞİYLE EVLENMEK AHLAKLI DEĞİLDİR DİYEREK ÇELİŞKİYE DÜŞEN FELSEFECİLER
Bir insan kendisine evlatlık aldığında zaten o kişi kendi çocuğu olmamakta ve kan bağı bulunmamaktadır. Tıbben de evlenmelerinin bir sakıncası yoktur. Yeri geldi mi filozof kesilen kesimlere sormak istiyoruz ki, ‘Siz hangi ahlak yasalarına göre konuşuyorsunuz da bu durumun ahlaksızlığından yola çıkıp Peygambere ithamda bulunuyorsunuz?’ Ahlak kuralların genel geçer olduğunu kim bize ispatlayabilir? Her insana göre ahlak tanımı farklılaşıyor birinin ahlaklı dediğine diğeri ahlaksız diyebiliyor. Hz. Peygambere mesnetsizce ithamlarda bulunanlar her daim şunu da söylerler: "Bir insanın kendi değerlerine uymayan bir şey, onun ahlaklı olmadığı anlamına gelmez" Peki, siz ahlak herkese göre değişir ilkesini her daim tekrar ederken ne oldu da şimdi kıvırıp “Bu ahlaka sığmaz diyebiliyorsunuz?” Kendi ahlak kurallarınıza göre düşünüp Peygamber hakkında hüküm mü veriyorsunuz? Yoksa Peygamberi eleştirmek uğruna "genel geçer görmediğiniz" ahlak meselesini bir kaç dakikalığına genel geçer hale mi getiriyorsunuz? Size göre, homoseksüellik, biseksüellik ahlaklı iken ve bunu da bu felsefenizle dile getirirken, İslam’ı karalamak uğruna kendi değerlerinizle çeliştiğinizin farkına varmalısınız. Batıda bazı kendi isimlerine “Medeni” dedikleri yasalar buna izin vermeyince mi ahlaklı oluyor? O yasalar Norveçte 70 kişiyi katleden insana da 22 yıl gibi ironik bir ceza verdi. Şimdi evlatlığın eşiyle evlenilmez diye kendilerince ahlak kuralı geliştirmiş olan insanlar kalkıpta aynı yasalardaki 70 masumu katleden insana 22 yıl ceza verilmesini de savunabilecek mi? Elbette hayır. Allah’ın helal kıldıkları ve haram kıldıkları ortadadır. Cevabını uzatmaya gerek duymadığımız bir meseledir, çünkü propaganda amaçlı oluşturulmuş bir argümandır.
Merak edilen diğer sorular için sayfamızı ziyaret edebilir ya da sayfamıza mesaj atabilirsiniz.
Delillerle İslam
Yorumlar
Yorum Gönder