Hadis İnkârcılarının Kullandıkları Bazı Ayetler:
1 - Kuran’ın Açıklaması Bize Aittir, Kuran’ı Fasıl Fasıl Açıkladık
• “Kuran’ı okuduğumuz zaman O’nu takip et. Sonra onun açıklanması muhakkak bize aittir.” (Kıyamet Suresi, 17-19)
Ayete göre, Kuran'ı ancak Allah açıklar. Peygamberin böyle bir görevi yoktur, denilir.
Reformistler Hud 1. ayete ve Nahl 89. ayete 'ayrıntılı açıklandı' meali vererek, Kuran'da her şey ayrıntılarıyla açıklandı anlamı çıkarırlar. Buna dayanarak sünnetti, hadisleri ve tefsiri reddederler. (Diğer yandan kendileri tefsir yaparlar)
2 - Ben Bana Vahyedilene Uyuyorum
Ayete göre, Peygamber sadece kendisine inen vahiy ile uyarır, kendisi Kuran dışına çıkmaz, denilir.
3 - Kuran'da Her Şey Vardır
• Sana her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, rahmet ve müjde olarak Kuran'ı indirdik.(Nahl Suresi, 89)
• Yaş, kuru her şey kitab-ı mübin (Kur'an) de vardır. (Enam Suresi, 59)
Ayetlere göre Kuran ayetleri zaten açıklanmıştır ve başka bir kaynakla yani hadislerle açıklanmasına, tefsir edilmesine gerek yoktur, denilir.
4 - Kuran Onlara Yetmiyor Mu?
• Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? (Ankebut Suresi, 51)
Kuran dışında kaynak arayanlara 'Kuran yetmiyor mu', ayetiyle cevap verirler.
5 - Allah’ın Ayetlerinden Sonra Hangi Hadise İnanacaklar
• Hal böyle iken, Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar? (Casiye Suresi, 6)
• Artık bundan sonra hangi söze/hadise iman edecekler. (Mürselat Suresi, 50)
Bu ayetlerin hadisleri reddettiğini iddia ederler.
6 - Kuran’dan Başka Bir Hakem mi İsteyeyim
• (De ki;) Allah size Kitap’ı açık açık indirmişken O'ndan başka bir hakem mi isteyeyim?(Enam Suresi, 114)
Kuran'da Allah'tan başka hüküm verecek kimsenin olmadığı bu ayetle bildirilmiştir, derler.
Hadis inkârcıları bu ve benzeri ayetlere dayanarak hadisi şerif kaynaklarını reddederler.
Cevap:
Hadisi şerifler haktır ve dinde bir delildir. Sayfamızda, hadisi şeriflerin hak olduğunu ispatlayan paylaşımlar ve hadis inkârcılarının bazı hadisleri kullanarak hadis kaynaklarını nasıl karaladıkları ve bu hadislerin cevapları anlatılmıştır. Paylaşımlara da devam edilecektir biiznillah. Şimdi yukarıdaki ayetlerin hadis inkarcılığına asla delil olamayacağı konusunda cevap verelim:
1-
--- KURAN'IN AÇIKLANMASI BİZE AİTTİR, gibi ayetlerin açıklamaları:
Hiç şüphesiz Allah'ın vaad ettiği bu beyanı, hem bazı ayetlerin ileride inecek bazı ayetlerle daha da açılacağı ve açıklanacağı, hem de izaha muhtaç bazı ayetlerin yine kendisinin vahyi ve öğretmesi ile Resulü tarafından açıklanacağı anlamındadır. Allah, bu ayetlerle kendisine Kuran'ı açıklama görev ve yetkisini verdiği peygamberini bu hususta yardımsız bırakmamış ve bu konuda Kuran dışı vahiylerle de O'nu destekmiştir. (Aşağıda, Kuran dışı vahyin indiğinin delilleri mevcuttur) Peygamberimize (sav) nazil olan vahiy sadece Kuran’da var olanlardan ibaret değildir. Hz. Peygamber'in, Kur'an'ı anlama ve açıklama hususunda en yetkili kişi olduğunda ve dolayısıyla mü'minlerin O'nun sözlü ve fiili açıklamalarına sarılmaları gerektiği hususunda ayetlerden delillerle hiç bir şüphe yoktur. Hz. Peygamberin Kuran'ı açıklaması, mücmel olan bazı ayetleri tafsil, bazı umumi hükümleri tahsis, anlaşılması güç bazı ayetleri açma, müphem olanı belirtme, bazı kelimeleri beyan etme, edebi inceliğe sahip âyetlerin maksadını bildirme, varsa neshi işaret etme gibi şekillerde olmuştur. (Bu konuda geniş bilgi ve örnekler için bkz. Suat Yıldırım, Peygamberimizin Kur'ân Tefsiri, İstanbul, 1983)
Sayfamızdaki yazılarımızda bu konuyu yani Hz. Peygamberin Kuran ayetlerini açıklama konusunu delillendiriyle zikretmiştik. 'Ey Resulüm! Kuran'ı insanlara açıklaman için sana indirdik.' (Nahl, 44) ayeti, Peygamberin Kuran'ı açıklama görevi olduğunun bir delilidir.
(Konuya örnekler ve modernistler tarafından Nahl 44 hakkında 'açıklama değil, gizlememe' anlamı vardır denilerek çarpıtılmış iddiaya cevap için tıklayınız)
https://www.facebook.com/delillerleislam/posts/135945193745426
Peygamberimiz(sav) kendi söz, fiil ve halleriyle de Kuran’ın açıklamasını yapmıştır. Kuran’la ilgili yaptığı bu açıklamalar da yine kendisine Allah tarafından vahiy yoluyla öğretilmiş, açıklanmıştır. Ayette Allah, Kuran’ı sadece ayetlerle açıklayacağına dair bir ibarede bulunmamıştır. Nahl Suresi 44. ayette “Kuran’ı sana açıklaman için indirdik” buyurulmuştur. Ali İmran 164 gibi pek çok ayette de Peygamberin, Kuran dışında öğrettiği şeylerin (hikmet) olduğu görülmektedir. Yine, Peygamberimizin hüküm koyma, temiz şeyleri helal çirkin şeyleri haram kılma yetkilerinin olduğuna da daha önce değinmiştik. (Araf, 157; Tevbe, 29; Nisa Suresi, 65 vb.)
Reformistler, Hud 1. , Nahl 89. gibi ayetlere 'ayrıntılı açıklandı' meali vererek, Kuran'da her şey ayrıntılarıyla açıklandı anlamı çıkarırlar ve hadisleri reddederler. Halbuki Nahl 89'da 'tibyânen li kulli şey’in' her şeyin açıklayıcı anlamı, Hud 1'de de, 'fussılet min ledun' ayrı ayrı açıklanmış anlamı vardır.
Allah ayette, Kuran ayetlerinin batıl ve bozuk şeylere karıştırılmaktan korunarak sağlam kılınmış ve hükümleri açıklanmış bir kitap olduğunu buyurmaktadır. Bu kitapta helal-haram, emir ve yasak bellidir. Hud Suresi 1. Ayet, mekki surelerdendir. Bu surelerin en önemli özellikleri arasında “genel kaideleri çizmesi” vardır. Yani ayetteki ayrı ayrı açıklanmaktan kasıt , ibadet, iman dışında hukuk, ahlak, bilim gibi detay konulara dahi değinilmiş, genel hatların çizilmiş olmasıdır. Bu genel hatların tefsiri ise bazen Kuran’da bazen de sünnette vardır. (Taberi, İlgili Ayetin tefsiri). (Her şeyin açıklanması meselesine de aşağıda ayrıca değinilecektir.) Sünnetteki açıklamaları Peygamberimize öğreten de zaten Allah'tır. Dolayısıyla reformistlerin kullandığı, 'ayetlerin açıklanması yine Allah'a aittir' ayetleriyle çelişkili bir durum yoktur. Bu açıklamaları Peygamberimize Allah öğretmiştir.
Mesela, Cuma namazının farz kılındığı Cuma Suresinin 9. ve 10. ayetleri şu şekildedir:
• Ey İnananlar! Cuma günü namaza çağrıldığınızda Allah’ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Namazdan sonra da yeryüzüne dağılın ve nasibinizi arayın. (Cuma Suresi, 9-10)
Ancak, dikkat edilirse ayetlerde cuma namazına gitme vakti belirtilmemiştir. Cuma namazına, sabah mı, kuşluk vakti mi, öğle vakti mi, öğleden sonra mı gidilecek, cuma namazını kıldığımızda öğle namazı da kılınacak mı kılınmayacak mı bunlarla ilgili ayetlerde açıklamalar bulunmamaktadır. Detaylar Hz.Peygamberin(sav) sünnetine havale edilmiştir.
Diğer bir örnek, zina hakkında inmiş 100 sopa vurulma cezası Kuran’da verilmiştir ancak bu sopanın eni, sertliği nasıl olacaktır, kişinin belli bir yerine mi vurulacak yoksa her yerine dağıtılarak vurma şeklinde mi ceza verilecek, çıplak vücuda mı vurulacak elbise üzerinden mi vurulacak, sopayı vuracak kişi istediği şekilde güç kullanabilecek mi yoksa vuruşunun belli bir şiddeti, sopayı aşırmayacağı bir hizası olacak mı vb. bunlar hakkında detaylı açıklama ayetlerde yoktur.
2-
Aksine, “De ki: “Benim onu kendiliğimden değiştirmem asla mümkün değildir. Ben sadece bana vahyedilene uyuyorum.” (Yunus, 15) ayetindeki "Benim onu kendiliğimden değiştirmem mümkün değildir." ifadesi iddiaların tam aksine, Kuran’a göre hadis-i şeriflerin varlığını zorunlu hale getirmektedir. Çünkü, ayetlerde Peygamberlerin(sav) haram helal kıldığından, verdiği, uyulacağı, itaat edileceği şeylerden bahsedilirken diğer ayette Peygamberlerin(sav) kitaba hiçbir şey ekleyemeyeceği söylenmektedir. Öyleyse peygamberin(sav) bu helal haram kıldığı, yasakladığı, uyulacak ve itaat edilecek şeyleri Kuran’a yazılamayacaksa nereye yazıldı, sorusunun cevabı açıktır.
---Kuran Dışında Peygamberimize Vahiy İnmiş Midir?
Kuran’da, meleklere (Enfal, 12), Hz. İsa’nın havarilerine (Maide, 111), arı gibi hayvanlara (Nahl, 68) semanın her bir katı gibi cansız olgulara (Fussilet, 12) dahi vahyedildiğine dair bilgiler mevcuttur. Vahiy kelimesi bu kadar farklı anlam içerisinde ifade edilirken, Hz. Peygamber’e (sav) Kuran dışında vahiy inmediği asla iddia edilemez. (Ehli Sünnet Müdafaası, Dirayet Yayın. s.37)
Peygamberlere inen vahiy sadece Allah katından inmiş kitaplara giren ayetlerden ibaret değildir. Bir ayette şöyle buyurulur:
Hz. Nuh’un (asm) gemiyi inşa etme sürecinde Allah ile haberleşmesi kitap dışı bir vahye işarettir. Kuran’ı Kerim’de anlatılan kıssanın bir kitap inzali biçiminde olmaktan uzak anlık bir bilgi alışverişi biçiminde geliştiği ayetlerden anlaşılmaktadır. (Mu’minun Suresi, 27) Hz. İbrahim’in (asm), Hz. Lut’un (asm) kavmini helak etmeye gitmeden önce kendisine ziyarette bulunmuş olan meleklerle görüşmesi de kitap dışı bir görüşme, bilgi olarak dikkat çeker. (Hud, 69-73; Hicr, 51-60) (Ehli Sünnet Müdafaası, Dirayet Yayın. s.37)
Peygamber efendimizin (sav) hadisleri de bazen sırf vahiy, bazen de Resûlullah'ın içtihadıdır. Ama o içtihâdında yanılsa bile bu, Yüce Allah tarafından düzeltilir. (Bu konuda örnekler için bkz. Tevbe, 43, 84; Enfâl,67; İsrâ, 74; Ahzâb, 2,37; Abese, 1-10; Yûnus, 94; En'âm, 35,52; Tahrîm, 1; Nisâ, 105; Münâfıkun, 6. Bu konuda ayrıca bkz. el-Matrafî, Âyâtu'l tâbi'l-Mustafa (sav), Kâhire, 1977.)
Bu bakımdan O'nun bütün sözleri ve fiilleri ve tasarrufları Yüce Allah'ın kontrolü altındadır. (Şâtıbî, el-muvâfakât, IV.15; Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul, 1935-1939, VI.4571)
İşte bu sebeble kaynağı vahiy olmayan fakat ilahi vahiy tarafından aksine bir vahiy gelmemiş olan dini emirleri ve uygulamaları da vahiy kabul edilmiştir. Bu nevi vahiyler, "batını vahiy" ya da ‘gayr-i metlüv vahiy' diye isimlendirilmiştir.(Hucciyyetu's-Sünne. s.340)
Hz. Peygamberin Kur'ân dışında da Yüce Allah'tan vahiy aldığını gösteren delillerden başlıcaları hiç şüphesiz O'na Kur'ân'ı tebliğ görevi yanında bir de Kur'ân'ı açıklama görev ve yetkisinin verilmiş olmasıdır.
Hz.Peygambere(sav) Kuran dışında da Allah tarafından vahiy indiğine dair delil olarak şu ayetleri verebiliriz:
Tahrim Suresi 3. Ayet:
• “Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi.” (Tahrim Suresi, 3)
Ayete göre, Hz.Peygamberin (sav) hanımına verdiği sırrın başkaları tarafından duyulması Allah tarafından Hz.Peygambere (sav) bildirilmiştir. Denilirse, vahiy sadece Kuran’da olanlardır, öyleyse “Ey Rasulüm hanımına verdiğin sır şu şu kişilere söylendi” diye bir ayet olması gerekirdi ancak böyle bir ayet yoktur. Demek ki, Kuran dışında da vahiy inmektedir. Bu, açık ve nettir.
Ali İmran Suresi 164. Ayet:
Ali İmran 164. ayette "Kuran ve hikmeti" öğreten peygamberden bahsedilmiştir. Yani Hz.Peygamberin(sav) Kuran dışında öğrettiği bir hikmetten de bahsedilmiştir. Eğer "vahyedilene uyma sadece Kuran olmuş olsaydı "hikmeti öğretme" nereden çıkmaktadır! Peygamber(sav) haşa kafasından bir şey mi öğretiyor? Elbette hayır. Çünkü, ayetlere göre Peygamberimiz insanları vahiy ile uyarıyor. Öyleyse bu hikmet de kendisine vahiyle öğretiliyor. “Hikmet öğretimi hususu” ve “vahiyle uyarma” ayetlerinin beraber düşünülmesi Hz.Peygambere(sav) Kuran dışında da vahiy indiğini delillendirir. Daha önce bu konunun örnekleri gösterilmişti.
Enfal Suresi 7. Ayet:
Tüm bu deliller, Kuran ayetleri dışında da Hz. Muhammed’e (sav) vahiy indiğini gösterir.
3-
Mesela, namaz hakkında rüku ve secdeden bahsedilmiş ancak bunların ne kadar yapılacağı, rekat sayıları anlatılmamıştır.
Bir başka örnek, Kuran’da nine için mirastaki pay oranı ne kadar olacaktır, bu da yoktur. Hz.Ebubekir(r.a.) nineye ayrılan payı bulabilmek için Peygamberimizin(sav) sünnetine başvurmuştur. (a.g.e.; İbni Hacer, Nüket 1/243)
Kişi abdestini bozup bozmadığı, alıp almadığı konusunda şüpheye düşme durumlarında ne yapmalıdır, tekrar abdest alacak mı almayacak mı, şahitsiz gerçekleştirilen alışverişin geçerli olup olmadığı, süt hısımlığı yoluyla söz konusu olan nikah yasağı kapsamına sütkızın dahil olup olmadığı gibi konular da sünnetten çıkarılan hükümlerle bilinebilmektedir.
Kuran’da zekatın ne kadar verileceği konusunda ihtiyaç fazlası diye değinilmiş ancak kişiler için ihtiyaç sınırı ne kadardır da bunun fazlası ne kadar olacaktır, buna değinilmemiştir. İhtiyaç belirlemesini insanın kendisine bırakılırsa kolay kolay kimse ihtiyacından fazla para çıktığını da iddia etmez. Ya da bu konuda samimi olmayı herkes başaramaz. Kendisine zekat düşen belki de pek çok kişiye sorulsa “ben anca kendime yetiyorum” diyebilir ve pek çok bahane getirip ihtiyaç fazlası olduğunu inkar edebilir.
• Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde, onu hemen yayıverirler. Halbuki onu peygambere ve kendilerinden olan ulü’l-emre götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya gücü yetenler, elbette onu bilirlerdi. (Nisa Suresi, 83)
• Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin ve sizden olan ulü’l-emre itaat edin. (Nisa Suresi, 59)
'Kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık' (Enam 38) ayetinin açıklaması için tıklayınız:
http://bit.ly/2zbEfCX
4-
--- Kuran Onlara Yetmiyor Mu?
•Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? (Ankebut Suresi, 51)
Bu ayete dayanarak, sünnette ihtiyacın olmadığı anlatılmaya çalışılır. İlgili ayeti öncesinden itibaren alırsak iddianın temelsizliği ortaya çıkacaktır.
5-
--- Allah’ın Ayetlerinden Sonra Hangi Hadise İnanacaklar
• Hal böyle iken, Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar? (Casiye Suresi, 6)
• Artık bundan sonra hangi söze/hadise iman edecekler. (Mürselat Suresi, 50)
Bu ayetlerin hepsinde söz konusu olan “hadis” kelimesi, söz anlamına gelir. Bildiğimiz hadis-i şeriflerle hiçbir ilgisi yoktur. Kuran’da “hadis” kelimesinin söz anlamında kullanıldığının en büyük delili yine Kuran’dır.
• Allah hadisin (sözlerin) en güzelini indirmiştir. (Zümer Suresi, 23)
Casiye Suresi 6. ayetin öncesi şöyledir:
• “Gece ve gündüzün peş peşe gelip müddetlerinin uzayıp kısalmasında, Allah’ın gökten bir rızık, yani yağmur indirip onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde, rüzgarları evirip çevirmesinde, akıllarını kullanıp düşünecek kimseler için Allah’ın kudretine ve hikmetine dair birçok deliller vardır.” (Casiye Suresi, 5)
Yani, ayet Allah’ın varlığının ve birliğinin delillerinden bahsediyor ve daha sonra işte (kainatın yaratılışından ve daha başka pek çok hakikatten bahseden) bunlar/bu ayetler Allah’ın ayetleridir ki, gerçeğin ta kendisi olarak sana okuyup beyan ediyoruz. Allah’a ve O’nun ayetlerine inanmadıktan sonra, onlar acaba daha hangi söze inanacaklar?” (Casiye Suresi, 6)
Görüldüğü gibi ayet, Allah’ın varlığının delillerini anlatıp “Bu delillerden (ayetlerden) sonra artık hangi söze inanacaklar?” diye bitirilmiştir.
Burada Hz. Peygamberin(sav) sözleri manasındaki hadislerden söz edilmesi ihtimal dahilinde bile değildir. Böyle bir ihtimal olmadığı içindir ki, hiçbir tefsirde de böyle bir görüşe yer verilmemiştir. (Misal olarak bk. Taberi, Zemahşeri, Razî, Maverdi, Kurtubî, İbn Kesir, Beydavî, Nesefî, Ebu’s-Suud, Şevkani, İbn Aşur, Alusi, Sabunî, V. Zuhaylî, ilgili ayetin tefsiri)
6-
--- Kuran’dan Başka Bir Hakem mi İsteyeyim
Kureyş müşrikleri Resulullah (sav)'a da:"Seninle aramızda Yahudi bilginlerinden ve istersen Hristiyan piskoposlarından bir hakem seçelim, bakalım onların kitabında sana dair bir şey varsa bize haber versinler." diye bir teklifte bulunmuşlardı. Bu ayetle “Hz.Muhammed’in (sav) hak peygamber olduğuna dair hakem Yahudi Hristiyanlar değil, Kuran’dır” denilerek bu teklife cevap verilmiştir. Yani, Hz.Muhammed’in(sav) hak peygamber olduğunu belirleyecek olan hakemler Yahudi ve Hristiyanlar değildir. O’nun hak Peygamber olduğu Kuran’da açık açık anlatılmıştır. (Elmalılı Hamdi Yazır, İlgili Ayetin Tefsiri)
Ayetin devamında “İlim sahibi kitap ehlinin Kuran’ı anlamaları bundan dolayı zikredilmiştir” ve ayetin bu anlama geldiğine de bu ifadeler delildir. Yani, konu Peygamberin hüküm verme yetkisinin olmadığıyla ilgili bir konu değildir. Ayetin açıklaması, reformistler tarafından çarpıtılmıştır.
Hadis inkârcılarının diğer iddialarının cevaplarını ve sünneti ve hadisi şerifleri delillendiren ayetleri, sayfamızı takip ederek öğrenebilirsiniz.
Delillerle İslam
1 - Kuran’ın Açıklaması Bize Aittir, Kuran’ı Fasıl Fasıl Açıkladık
• “Kuran’ı okuduğumuz zaman O’nu takip et. Sonra onun açıklanması muhakkak bize aittir.” (Kıyamet Suresi, 17-19)
Ayete göre, Kuran'ı ancak Allah açıklar. Peygamberin böyle bir görevi yoktur, denilir.
• “Ayetleri sağlam kılınmış Kuran’ı sana ayrı ayrı açıkladık.” (Hud Suresi, 1)'Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.'(Nahl, 89)
Reformistler Hud 1. ayete ve Nahl 89. ayete 'ayrıntılı açıklandı' meali vererek, Kuran'da her şey ayrıntılarıyla açıklandı anlamı çıkarırlar. Buna dayanarak sünnetti, hadisleri ve tefsiri reddederler. (Diğer yandan kendileri tefsir yaparlar)
2 - Ben Bana Vahyedilene Uyuyorum
• De ki: “Ben, sizi sadece vahiy ile uyarıyorum.” Ve sağırlar, uyarıldıkları zaman (uyarıldıkları) şeye daveti işitmezler. (Enbiya Suresi, 45)• Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda bizimle karşılaşmayı ummayanlar derler ki: “Bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir.” De ki: “Benim onu kendiliğimden değiştirmem asla mümkün değildir. Ben sadece bana vahyedilene uyuyorum. Eğer Rabbim’e isyan edersem büyük günün azabından korkarım.” (Yunus Suresi, 15)
Ayete göre, Peygamber sadece kendisine inen vahiy ile uyarır, kendisi Kuran dışına çıkmaz, denilir.
3 - Kuran'da Her Şey Vardır
• Sana her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, rahmet ve müjde olarak Kuran'ı indirdik.(Nahl Suresi, 89)
• Yaş, kuru her şey kitab-ı mübin (Kur'an) de vardır. (Enam Suresi, 59)
Ayetlere göre Kuran ayetleri zaten açıklanmıştır ve başka bir kaynakla yani hadislerle açıklanmasına, tefsir edilmesine gerek yoktur, denilir.
4 - Kuran Onlara Yetmiyor Mu?
• Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? (Ankebut Suresi, 51)
Kuran dışında kaynak arayanlara 'Kuran yetmiyor mu', ayetiyle cevap verirler.
5 - Allah’ın Ayetlerinden Sonra Hangi Hadise İnanacaklar
• Hal böyle iken, Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar? (Casiye Suresi, 6)
• Artık bundan sonra hangi söze/hadise iman edecekler. (Mürselat Suresi, 50)
Bu ayetlerin hadisleri reddettiğini iddia ederler.
6 - Kuran’dan Başka Bir Hakem mi İsteyeyim
• (De ki;) Allah size Kitap’ı açık açık indirmişken O'ndan başka bir hakem mi isteyeyim?(Enam Suresi, 114)
Kuran'da Allah'tan başka hüküm verecek kimsenin olmadığı bu ayetle bildirilmiştir, derler.
Hadis inkârcıları bu ve benzeri ayetlere dayanarak hadisi şerif kaynaklarını reddederler.
Cevap:
Hadisi şerifler haktır ve dinde bir delildir. Sayfamızda, hadisi şeriflerin hak olduğunu ispatlayan paylaşımlar ve hadis inkârcılarının bazı hadisleri kullanarak hadis kaynaklarını nasıl karaladıkları ve bu hadislerin cevapları anlatılmıştır. Paylaşımlara da devam edilecektir biiznillah. Şimdi yukarıdaki ayetlerin hadis inkarcılığına asla delil olamayacağı konusunda cevap verelim:
1-
--- KURAN'IN AÇIKLANMASI BİZE AİTTİR, gibi ayetlerin açıklamaları:
Hiç şüphesiz Allah'ın vaad ettiği bu beyanı, hem bazı ayetlerin ileride inecek bazı ayetlerle daha da açılacağı ve açıklanacağı, hem de izaha muhtaç bazı ayetlerin yine kendisinin vahyi ve öğretmesi ile Resulü tarafından açıklanacağı anlamındadır. Allah, bu ayetlerle kendisine Kuran'ı açıklama görev ve yetkisini verdiği peygamberini bu hususta yardımsız bırakmamış ve bu konuda Kuran dışı vahiylerle de O'nu destekmiştir. (Aşağıda, Kuran dışı vahyin indiğinin delilleri mevcuttur) Peygamberimize (sav) nazil olan vahiy sadece Kuran’da var olanlardan ibaret değildir. Hz. Peygamber'in, Kur'an'ı anlama ve açıklama hususunda en yetkili kişi olduğunda ve dolayısıyla mü'minlerin O'nun sözlü ve fiili açıklamalarına sarılmaları gerektiği hususunda ayetlerden delillerle hiç bir şüphe yoktur. Hz. Peygamberin Kuran'ı açıklaması, mücmel olan bazı ayetleri tafsil, bazı umumi hükümleri tahsis, anlaşılması güç bazı ayetleri açma, müphem olanı belirtme, bazı kelimeleri beyan etme, edebi inceliğe sahip âyetlerin maksadını bildirme, varsa neshi işaret etme gibi şekillerde olmuştur. (Bu konuda geniş bilgi ve örnekler için bkz. Suat Yıldırım, Peygamberimizin Kur'ân Tefsiri, İstanbul, 1983)
Sayfamızdaki yazılarımızda bu konuyu yani Hz. Peygamberin Kuran ayetlerini açıklama konusunu delillendiriyle zikretmiştik. 'Ey Resulüm! Kuran'ı insanlara açıklaman için sana indirdik.' (Nahl, 44) ayeti, Peygamberin Kuran'ı açıklama görevi olduğunun bir delilidir.
(Konuya örnekler ve modernistler tarafından Nahl 44 hakkında 'açıklama değil, gizlememe' anlamı vardır denilerek çarpıtılmış iddiaya cevap için tıklayınız)
https://www.facebook.com/delillerleislam/posts/135945193745426
Peygamberimiz(sav) kendi söz, fiil ve halleriyle de Kuran’ın açıklamasını yapmıştır. Kuran’la ilgili yaptığı bu açıklamalar da yine kendisine Allah tarafından vahiy yoluyla öğretilmiş, açıklanmıştır. Ayette Allah, Kuran’ı sadece ayetlerle açıklayacağına dair bir ibarede bulunmamıştır. Nahl Suresi 44. ayette “Kuran’ı sana açıklaman için indirdik” buyurulmuştur. Ali İmran 164 gibi pek çok ayette de Peygamberin, Kuran dışında öğrettiği şeylerin (hikmet) olduğu görülmektedir. Yine, Peygamberimizin hüküm koyma, temiz şeyleri helal çirkin şeyleri haram kılma yetkilerinin olduğuna da daha önce değinmiştik. (Araf, 157; Tevbe, 29; Nisa Suresi, 65 vb.)
• “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Ke¬rim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir…” diye devam eden hadis-i şerifte bu gerçeğe işaret edilmiştir. (Ebu Davud, Sünnet, 5(6), Hanbel, 2/367)Buna benzer örnek teşkil bir başka ayette de “Ayetleri sağlam kılınmış Kuran’ı sana fasıl fasıl ayrı ayrı açıkladık” (Hud 1) buyrulmuştur. Diğer ayette ise 'Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama .... ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.'(Nahl, 89) buyurulmuştur.
Reformistler, Hud 1. , Nahl 89. gibi ayetlere 'ayrıntılı açıklandı' meali vererek, Kuran'da her şey ayrıntılarıyla açıklandı anlamı çıkarırlar ve hadisleri reddederler. Halbuki Nahl 89'da 'tibyânen li kulli şey’in' her şeyin açıklayıcı anlamı, Hud 1'de de, 'fussılet min ledun' ayrı ayrı açıklanmış anlamı vardır.
Allah ayette, Kuran ayetlerinin batıl ve bozuk şeylere karıştırılmaktan korunarak sağlam kılınmış ve hükümleri açıklanmış bir kitap olduğunu buyurmaktadır. Bu kitapta helal-haram, emir ve yasak bellidir. Hud Suresi 1. Ayet, mekki surelerdendir. Bu surelerin en önemli özellikleri arasında “genel kaideleri çizmesi” vardır. Yani ayetteki ayrı ayrı açıklanmaktan kasıt , ibadet, iman dışında hukuk, ahlak, bilim gibi detay konulara dahi değinilmiş, genel hatların çizilmiş olmasıdır. Bu genel hatların tefsiri ise bazen Kuran’da bazen de sünnette vardır. (Taberi, İlgili Ayetin tefsiri). (Her şeyin açıklanması meselesine de aşağıda ayrıca değinilecektir.) Sünnetteki açıklamaları Peygamberimize öğreten de zaten Allah'tır. Dolayısıyla reformistlerin kullandığı, 'ayetlerin açıklanması yine Allah'a aittir' ayetleriyle çelişkili bir durum yoktur. Bu açıklamaları Peygamberimize Allah öğretmiştir.
Mesela, Cuma namazının farz kılındığı Cuma Suresinin 9. ve 10. ayetleri şu şekildedir:
• Ey İnananlar! Cuma günü namaza çağrıldığınızda Allah’ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Namazdan sonra da yeryüzüne dağılın ve nasibinizi arayın. (Cuma Suresi, 9-10)
Ancak, dikkat edilirse ayetlerde cuma namazına gitme vakti belirtilmemiştir. Cuma namazına, sabah mı, kuşluk vakti mi, öğle vakti mi, öğleden sonra mı gidilecek, cuma namazını kıldığımızda öğle namazı da kılınacak mı kılınmayacak mı bunlarla ilgili ayetlerde açıklamalar bulunmamaktadır. Detaylar Hz.Peygamberin(sav) sünnetine havale edilmiştir.
Diğer bir örnek, zina hakkında inmiş 100 sopa vurulma cezası Kuran’da verilmiştir ancak bu sopanın eni, sertliği nasıl olacaktır, kişinin belli bir yerine mi vurulacak yoksa her yerine dağıtılarak vurma şeklinde mi ceza verilecek, çıplak vücuda mı vurulacak elbise üzerinden mi vurulacak, sopayı vuracak kişi istediği şekilde güç kullanabilecek mi yoksa vuruşunun belli bir şiddeti, sopayı aşırmayacağı bir hizası olacak mı vb. bunlar hakkında detaylı açıklama ayetlerde yoktur.
2-
--- De ki: “Ben, sizi sadece vahiy ile uyarıyorum.” Ve sağırlar, uyarıldıkları zaman (uyarıldıkları) şeye daveti işitmezler. (Enbiya Suresi, 45)“Ben sizi sadece vahiyle uyarıyorum” ayetiyle Peygamberin tebliğ ettiği şeyleri haşa kendisinin uydurmadığı, bunları vahiyle öğrendiği anlatılmaktadır. Yani, müşrikler Peygamberin tebliğine yönelik, yalancı, uydurulmuş sözler demekteyken, Hz. Peygamberin tebliğ ettiği meselelerin Allah tarafından vahiyle bildirildiğini ifade edilmektedir. Haşa, Peygamberin(sav) kendisi Allah'ın olduğunu varsayıp ahiret diye bir şey uydurup bunları ifade etmiyor. Vahiy ile bunlar hakkında uyarıyor. Ayette kastedilen budur. Ayetlerin “Peygamber Kuran’da yazmayan bir hüküm vermiyor, söylediği ve söyleyeceği her söz sadece Kuran’da yazılanlardır.” anlamıyla bir ilgisi yoktur. Bunun yanında, Hz. Peygambere inen vahiy sadece Kuran’dan ibaret değildir. Hz. Peygamberin sünnetti de Allah’ın vahiyle bildirmesi veya içtihadlarında yanılması halinde Allah’ın düzeltmesi üzerinedir. Dolayısıyla Peygamberimizin uyguladığı sünnet ve emirlerinin olduğu hadisler de, vahiy ile uyarması anlamına gelir.
Aksine, “De ki: “Benim onu kendiliğimden değiştirmem asla mümkün değildir. Ben sadece bana vahyedilene uyuyorum.” (Yunus, 15) ayetindeki "Benim onu kendiliğimden değiştirmem mümkün değildir." ifadesi iddiaların tam aksine, Kuran’a göre hadis-i şeriflerin varlığını zorunlu hale getirmektedir. Çünkü, ayetlerde Peygamberlerin(sav) haram helal kıldığından, verdiği, uyulacağı, itaat edileceği şeylerden bahsedilirken diğer ayette Peygamberlerin(sav) kitaba hiçbir şey ekleyemeyeceği söylenmektedir. Öyleyse peygamberin(sav) bu helal haram kıldığı, yasakladığı, uyulacak ve itaat edilecek şeyleri Kuran’a yazılamayacaksa nereye yazıldı, sorusunun cevabı açıktır.
---Kuran Dışında Peygamberimize Vahiy İnmiş Midir?
Kuran’da, meleklere (Enfal, 12), Hz. İsa’nın havarilerine (Maide, 111), arı gibi hayvanlara (Nahl, 68) semanın her bir katı gibi cansız olgulara (Fussilet, 12) dahi vahyedildiğine dair bilgiler mevcuttur. Vahiy kelimesi bu kadar farklı anlam içerisinde ifade edilirken, Hz. Peygamber’e (sav) Kuran dışında vahiy inmediği asla iddia edilemez. (Ehli Sünnet Müdafaası, Dirayet Yayın. s.37)
Peygamberlere inen vahiy sadece Allah katından inmiş kitaplara giren ayetlerden ibaret değildir. Bir ayette şöyle buyurulur:
• Allah bir insanla ancak vahiyle, yahut perde arkasından konuşur. Yahut da bir elçi gönderip izni ile dilediğini vahyeder. O çok yücedir, hâkimdir" (Şûrâ Suresi, 51).Görüldüğü gibi bu âyette Yüce Allah, genel olarak dilediği kullarına bu yollardan herhangi birisi ile hitap ettiğini belirtmiş; kullarına olan hitabını bir kitapla kayıtlamamıştır.
Hz. Nuh’un (asm) gemiyi inşa etme sürecinde Allah ile haberleşmesi kitap dışı bir vahye işarettir. Kuran’ı Kerim’de anlatılan kıssanın bir kitap inzali biçiminde olmaktan uzak anlık bir bilgi alışverişi biçiminde geliştiği ayetlerden anlaşılmaktadır. (Mu’minun Suresi, 27) Hz. İbrahim’in (asm), Hz. Lut’un (asm) kavmini helak etmeye gitmeden önce kendisine ziyarette bulunmuş olan meleklerle görüşmesi de kitap dışı bir görüşme, bilgi olarak dikkat çeker. (Hud, 69-73; Hicr, 51-60) (Ehli Sünnet Müdafaası, Dirayet Yayın. s.37)
Peygamber efendimizin (sav) hadisleri de bazen sırf vahiy, bazen de Resûlullah'ın içtihadıdır. Ama o içtihâdında yanılsa bile bu, Yüce Allah tarafından düzeltilir. (Bu konuda örnekler için bkz. Tevbe, 43, 84; Enfâl,67; İsrâ, 74; Ahzâb, 2,37; Abese, 1-10; Yûnus, 94; En'âm, 35,52; Tahrîm, 1; Nisâ, 105; Münâfıkun, 6. Bu konuda ayrıca bkz. el-Matrafî, Âyâtu'l tâbi'l-Mustafa (sav), Kâhire, 1977.)
Bu bakımdan O'nun bütün sözleri ve fiilleri ve tasarrufları Yüce Allah'ın kontrolü altındadır. (Şâtıbî, el-muvâfakât, IV.15; Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul, 1935-1939, VI.4571)
İşte bu sebeble kaynağı vahiy olmayan fakat ilahi vahiy tarafından aksine bir vahiy gelmemiş olan dini emirleri ve uygulamaları da vahiy kabul edilmiştir. Bu nevi vahiyler, "batını vahiy" ya da ‘gayr-i metlüv vahiy' diye isimlendirilmiştir.(Hucciyyetu's-Sünne. s.340)
Hz. Peygamberin Kur'ân dışında da Yüce Allah'tan vahiy aldığını gösteren delillerden başlıcaları hiç şüphesiz O'na Kur'ân'ı tebliğ görevi yanında bir de Kur'ân'ı açıklama görev ve yetkisinin verilmiş olmasıdır.
Hz.Peygambere(sav) Kuran dışında da Allah tarafından vahiy indiğine dair delil olarak şu ayetleri verebiliriz:
Tahrim Suresi 3. Ayet:
• “Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi.” (Tahrim Suresi, 3)
Ayete göre, Hz.Peygamberin (sav) hanımına verdiği sırrın başkaları tarafından duyulması Allah tarafından Hz.Peygambere (sav) bildirilmiştir. Denilirse, vahiy sadece Kuran’da olanlardır, öyleyse “Ey Rasulüm hanımına verdiğin sır şu şu kişilere söylendi” diye bir ayet olması gerekirdi ancak böyle bir ayet yoktur. Demek ki, Kuran dışında da vahiy inmektedir. Bu, açık ve nettir.
Ali İmran Suresi 164. Ayet:
Ali İmran 164. ayette "Kuran ve hikmeti" öğreten peygamberden bahsedilmiştir. Yani Hz.Peygamberin(sav) Kuran dışında öğrettiği bir hikmetten de bahsedilmiştir. Eğer "vahyedilene uyma sadece Kuran olmuş olsaydı "hikmeti öğretme" nereden çıkmaktadır! Peygamber(sav) haşa kafasından bir şey mi öğretiyor? Elbette hayır. Çünkü, ayetlere göre Peygamberimiz insanları vahiy ile uyarıyor. Öyleyse bu hikmet de kendisine vahiyle öğretiliyor. “Hikmet öğretimi hususu” ve “vahiyle uyarma” ayetlerinin beraber düşünülmesi Hz.Peygambere(sav) Kuran dışında da vahiy indiğini delillendirir. Daha önce bu konunun örnekleri gösterilmişti.
Enfal Suresi 7. Ayet:
• Hatırlayın ki, Allah size iki taifeden birinin sizin olduğunu vaat ediyordu. Siz de kuvvetsiz olanın sizin olmasını istiyordunuz.Ayette belirtilen vaat, önceden Müslümanlara verilmiş ama bu vaadlerin ne olduğu ayette bildirilmemiştir. Bu da Kuran dışında vahiyle haber verildiğinin bir başka delilidir.
Tüm bu deliller, Kuran ayetleri dışında da Hz. Muhammed’e (sav) vahiy indiğini gösterir.
3-
--- Kuran'da Her Şey VardırBiliyoruz ki, Kuran'da her şey vardır. Sema-arz, dünya-ahiret, sevap-günah, cennet-cehennem, Allah-alem gibi bütün temel konulardan ayetler bahsetmiştir. Fakat ana hatlarıyla vardır. Yani, Kuran’da her şey vardır ama detaylar Hz. Peygambere yönlendirilmiştir.
• Sana her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, rahmet ve müjde olarak Kuran'ı indirdik.(Nahl Suresi, 89)
• Yaş, kuru her şey kitab-ı mübin (Kur'an) de vardır. (Enam Suresi, 59)
Mesela, namaz hakkında rüku ve secdeden bahsedilmiş ancak bunların ne kadar yapılacağı, rekat sayıları anlatılmamıştır.
Bir başka örnek, Kuran’da nine için mirastaki pay oranı ne kadar olacaktır, bu da yoktur. Hz.Ebubekir(r.a.) nineye ayrılan payı bulabilmek için Peygamberimizin(sav) sünnetine başvurmuştur. (a.g.e.; İbni Hacer, Nüket 1/243)
Kişi abdestini bozup bozmadığı, alıp almadığı konusunda şüpheye düşme durumlarında ne yapmalıdır, tekrar abdest alacak mı almayacak mı, şahitsiz gerçekleştirilen alışverişin geçerli olup olmadığı, süt hısımlığı yoluyla söz konusu olan nikah yasağı kapsamına sütkızın dahil olup olmadığı gibi konular da sünnetten çıkarılan hükümlerle bilinebilmektedir.
Kuran’da zekatın ne kadar verileceği konusunda ihtiyaç fazlası diye değinilmiş ancak kişiler için ihtiyaç sınırı ne kadardır da bunun fazlası ne kadar olacaktır, buna değinilmemiştir. İhtiyaç belirlemesini insanın kendisine bırakılırsa kolay kolay kimse ihtiyacından fazla para çıktığını da iddia etmez. Ya da bu konuda samimi olmayı herkes başaramaz. Kendisine zekat düşen belki de pek çok kişiye sorulsa “ben anca kendime yetiyorum” diyebilir ve pek çok bahane getirip ihtiyaç fazlası olduğunu inkar edebilir.
• Şüphe yok ki insan; hırslı (aç gözlü) yaratılmıştır. (Mearic Suresi, 19).Bu yüzden bir ölçünün olması gerekir ki bu ölçü Kuran’da belirtilmemiştir. Bu konularda Hz.Peygambere(sav) ve hüküm çıkarmaya becerisi olan ulü’l emre itaat etmemiz bizlere emredilmiştir.
• Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde, onu hemen yayıverirler. Halbuki onu peygambere ve kendilerinden olan ulü’l-emre götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya gücü yetenler, elbette onu bilirlerdi. (Nisa Suresi, 83)
• Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin ve sizden olan ulü’l-emre itaat edin. (Nisa Suresi, 59)
'Kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık' (Enam 38) ayetinin açıklaması için tıklayınız:
http://bit.ly/2zbEfCX
4-
--- Kuran Onlara Yetmiyor Mu?
•Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? (Ankebut Suresi, 51)
Bu ayete dayanarak, sünnette ihtiyacın olmadığı anlatılmaya çalışılır. İlgili ayeti öncesinden itibaren alırsak iddianın temelsizliği ortaya çıkacaktır.
• Onlar hâlâ, "Rabbinden ona bazı mucizeler indirilmeli değil miydi?" diyorlar. De ki: ''Mucizeler yalnız Allah'ın katındadır; ben sadece bir uyarıcıyım." Kendilerine okunan bu kitabı sana göndermiş olmamız onlara yetmiyor mu? Elbette inanan bir topluluk için onda rahmet ve ibret vardır. (Ankebut Suresi, 50-51)Ayet, peygamberimizden(sav) kendisinin hak peygamber olduğuna dair mucize isteyen müşriklere yönelik inmiştir. Önceki ayette de durum açıklanmıştır. Ancak, hadis karşıtları, ayetleri kırparak iddiadan mucize kısmını çıkarmış, bu şekilde sunmuştur. Ancak, ayetin bu şekilde önü kesilmemiş olsaydı ve belirtildiği şekliyle olsaydı yine de ayet iddia edilen bir anlama çıkamazdı. Çünkü, zaten bizleri hadis-i şeriflere yönlendiren, bize yeten Kuran’dır. Dolayısıyla kişi Kuran’ı Kerim’i tek kaynak olarak aldığında dahi yine Hz.Peygamberin (sav) açıklamalarına yönelmek zorundadır. Çünkü, bunu bize emreden yine Kuran’ı Kerim’dir.
5-
--- Allah’ın Ayetlerinden Sonra Hangi Hadise İnanacaklar
• Hal böyle iken, Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar? (Casiye Suresi, 6)
• Artık bundan sonra hangi söze/hadise iman edecekler. (Mürselat Suresi, 50)
Bu ayetlerin hepsinde söz konusu olan “hadis” kelimesi, söz anlamına gelir. Bildiğimiz hadis-i şeriflerle hiçbir ilgisi yoktur. Kuran’da “hadis” kelimesinin söz anlamında kullanıldığının en büyük delili yine Kuran’dır.
• Allah hadisin (sözlerin) en güzelini indirmiştir. (Zümer Suresi, 23)
Casiye Suresi 6. ayetin öncesi şöyledir:
• “Gece ve gündüzün peş peşe gelip müddetlerinin uzayıp kısalmasında, Allah’ın gökten bir rızık, yani yağmur indirip onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde, rüzgarları evirip çevirmesinde, akıllarını kullanıp düşünecek kimseler için Allah’ın kudretine ve hikmetine dair birçok deliller vardır.” (Casiye Suresi, 5)
Yani, ayet Allah’ın varlığının ve birliğinin delillerinden bahsediyor ve daha sonra işte (kainatın yaratılışından ve daha başka pek çok hakikatten bahseden) bunlar/bu ayetler Allah’ın ayetleridir ki, gerçeğin ta kendisi olarak sana okuyup beyan ediyoruz. Allah’a ve O’nun ayetlerine inanmadıktan sonra, onlar acaba daha hangi söze inanacaklar?” (Casiye Suresi, 6)
Görüldüğü gibi ayet, Allah’ın varlığının delillerini anlatıp “Bu delillerden (ayetlerden) sonra artık hangi söze inanacaklar?” diye bitirilmiştir.
Burada Hz. Peygamberin(sav) sözleri manasındaki hadislerden söz edilmesi ihtimal dahilinde bile değildir. Böyle bir ihtimal olmadığı içindir ki, hiçbir tefsirde de böyle bir görüşe yer verilmemiştir. (Misal olarak bk. Taberi, Zemahşeri, Razî, Maverdi, Kurtubî, İbn Kesir, Beydavî, Nesefî, Ebu’s-Suud, Şevkani, İbn Aşur, Alusi, Sabunî, V. Zuhaylî, ilgili ayetin tefsiri)
• İzin gününü yalanlayanların vay haline. Yeyin ve biraz da metalanın (faydalanın). Çünkü siz suçlularsınız. İzin gününü yalanlayanların vay haline. Ve onlara: “Rükû edin!” denildiği zaman rükû etmezler. İzin gününü yalanlayanların vay haline. Onlar artık bundan (Kuran'dan) sonra hangi söze inanacaklar. (Mürselat Suresi, 46-50)Bu ayette de Allah’ın sözüne inanmayanlardan kastedilenler , izin(kıyamet) gününü inkar eden, namaz kılmayanlardır. Konunun bir önceki ayette de görüldüğü gibi hadis-i şeriflerin reddiyle bir ilgisi bulunmamaktadır.
6-
--- Kuran’dan Başka Bir Hakem mi İsteyeyim
• (De ki;) Allah size Kitap’ı açık açık indirmişken O'ndan başka bir hakem mi isteyeyim?(Enam Suresi, 114)Ayetin tamamı şöyledir:
• Allah, size Kitap'ı açıklanmış olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kuran'ın, gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O halde sakın şüphe edenlerden olma. (Enam Suresi, 114)Dikkat edilirse ayette kendilerine kitap verilen Yahudi Hristiyanlardan bahsedilmektedir. Ayetin iniş sebebi şudur:
Kureyş müşrikleri Resulullah (sav)'a da:"Seninle aramızda Yahudi bilginlerinden ve istersen Hristiyan piskoposlarından bir hakem seçelim, bakalım onların kitabında sana dair bir şey varsa bize haber versinler." diye bir teklifte bulunmuşlardı. Bu ayetle “Hz.Muhammed’in (sav) hak peygamber olduğuna dair hakem Yahudi Hristiyanlar değil, Kuran’dır” denilerek bu teklife cevap verilmiştir. Yani, Hz.Muhammed’in(sav) hak peygamber olduğunu belirleyecek olan hakemler Yahudi ve Hristiyanlar değildir. O’nun hak Peygamber olduğu Kuran’da açık açık anlatılmıştır. (Elmalılı Hamdi Yazır, İlgili Ayetin Tefsiri)
Ayetin devamında “İlim sahibi kitap ehlinin Kuran’ı anlamaları bundan dolayı zikredilmiştir” ve ayetin bu anlama geldiğine de bu ifadeler delildir. Yani, konu Peygamberin hüküm verme yetkisinin olmadığıyla ilgili bir konu değildir. Ayetin açıklaması, reformistler tarafından çarpıtılmıştır.
Hadis inkârcılarının diğer iddialarının cevaplarını ve sünneti ve hadisi şerifleri delillendiren ayetleri, sayfamızı takip ederek öğrenebilirsiniz.
Delillerle İslam
Yorumlar
Yorum Gönder