Bazı hadis inkârcıları, Buhari Müslim gibi sahih kaynaklardaki bazı rivayetlere karşı çıkan Ehli sünnet alimleri olduğunu söyler ve ‘Ahmed İbn-i Hanbel eleştirse ‘Buhari bu rivayetiyle hata etti’ dese, oryantalist olmuyor ama biz eleştirince oryantalist mi oluyoruz?’ derler.
Ehli sünnetin hiç bir alimi Buhari’yi Müslim'i haşa Peygamber gibi hatasız görmez. Evet, kesin olan bir şey vardir ki bu muhaddisler eşsizdir ve hadis usülünde benimsedikleri yollarla kendisinden sonra gelenlenleri kendilerine hayran bırakmışlardir. Ancak, Kuran haricinde hiç bir eser, hiç bir insan kusurdan münezzeh değildir. Ehli sünnet şunu savunur: Bu kaynaklar, yani Buhari ve Müslim, Kuran'dan sonra gelen en sahih kaynaklardır. Buhari'yi Buhari yapan, Müslim'i Müslim yapıp bu denli İslam alimleri arasında kabul görmesine sebep olan nedenlerin başında, içerisinde en fazla sağlam hadislerin bulunduğu ve sahihliğine ittifak edilmiş kaynak olmaları gelir.
Burada ayırt edilmesi gereken konu şudur: Ehli sünnet Hadis alimlerinin bir kısmı bir rivayete sahih derken diğer kısmı zayıf diyebilir. Bu, ancak hadis ilminin teferruatlarına hakim olmakla bilinebilecek bir meseledir. Yani, her önüne gelenin tartışmaya haddinin olmadığı, ‘bu rivayeti peygamber demiş olamaz’ diye aklınca atıp tutamayacağı, ciddi ilim isteyen bir meseledir. Ancak, ehli sünnet alimleri, tevatürle gelmiş, yani yanlışlığına ihtimal dahi verilmeyen bir topluluğun rivayet ettiği ve kimsenin de çıkıp ‘Bu haber yalandır’ demeyip sükut ile herkesin onayladığı, haberlerde ihtilaf etmemişlerdir. Sahih olduğuna icma edilerek, itikada konu olmuş, fıkha konu olmuş meseleleri inkâr etmemişlerdir. Fertlerde hata görülebilir ancak icma, yani alimlerin ittifakı, masumdur, geçerlidir. Çünkü, Allah ayette ‘Kim, kendisine doğru yol belli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız.’ (Nisa, 115) buyurmuştur. Ayette, ‘müminlerin yolu’ ifadesi ittifakın tasviridir. İttifak edilen yoldan gidilmesi gerektiğini bizlere bildirir. ‘Ümmetim dalalette birleşmeyecektir.’(Taberan
Ancak, oryantalistlerin yaptığı, eskiden ehli sünnet alimlerinin birbirleri arasında ihtilafa düştüğü konular gibi ‘masumane, içtihada dayalı’ konular değildir. Bu sebeple kendilerini onlarla kıyaslayıp fikirlerini masumane göstermelerinin haklı payı yoktur. Sorun işte buradadır. Yani, Oryantaslitler, Hz. Peygamberin (sav) şefaat edeceğini, kabir azabını, kadere imanın iman şartlarından olduğunu, Hz. İsa'nın nüzulünü, Peygamberimizin (sav) mucizelerini, recm'i ve daha nice tevatür, sahih meseleyi, Buhari'nin Müslim'ın sahih pek cok rivayetini dahi bu bahaneyle inkar etmektedirler. Bu kaynaklarda bir kaç tane ihtilafa sebep olmus rivayet çıkmışken, Ibni Hanbel'in binde biri ilme sahip olmayanlar bu muazzam eserlerin tamamına hadsizce yan gözle bakmışlardır. İmam-ı Azam Ebu Hanife gibi sahabelerden bizzat ders almış büyük alimlerin 'kesin haberdir, bir sahabe bile aksi iddiada bulunmamıştır' diye aktardığı din hükümleri dahi oryantalistler tarafından inkar edilmektedir. Konu, bir iki rivayettin ihtilafı değildir. Hadis alimleri de zaman zaman birbirlerinin kaynaklarına aldıkları bir takım rivayetlerin sahih olmadığı hususunu bildirmişlerdir. Bu büyük alimler işlerini ciddi ilmi metodlarla yapmaya çalışmıştır ve kişi bu görüşlerden herhangi birisini kabul edebilir. Ancak, bu ihtilafları baz alarak oryantalistlerin İslam’ı bu hale getirmeleri son derece batıl bir yoldur.
Günümüzde, ilim o denli ciddiyetsiz metodlarla konuşulur hale gelmiştir ki, artık her önüne gelen Buhari’yi eleştirir olmuştur. Bu kişiler, hiçbir ciddi ilme vakıf olmadan bir hadisin hadis olmadığına 1400 sene sonra nasıl ihtimal verebilmektedir? Sadece akılla mı? Peki ya sen Kuran'a yanlış meal veriyorsan da kendi kafandan verdiğin bu anlamı bu hadisle çelişmiş görüyorsan? Ya aklımıza uymuyor diye inkâr ettiğimiz konu bilimin henüz açıklayamadığı bir konuysa? Ya hadiste söylenen mesele o anlık bir şahsa ait verilmiş bir hükümse? Ya, o hadisin açıklaması başka bir hadisle yapılıyor da bizler sadece bir hadise bakarak buna karar veriyorsak? Ya bu bahsettiğiniz herhangi bir hadis nesh edilmiş bir hüküm ise? Ya da bu hadis zaten mevzu hadis ise? Ya bir kişinin aklına uymayan hadis başka bir kişinin aklına uyuyorsa? Bu ihtimaller daha da çoğalır. Ancak, ne gariptir ki günümüzde İslam anlayışı o kadar basit, alalade ciddiyetsiz bir ilmi metoda dayanmış halde ki, devrin hadis alimleri, fıkıh alimleri bir çırpıda verdiği bir hükümle yok sayılıp din anlayışı yeniden çizilmeye çalışılmaktadır. Bırakalım, hangi hadisin sahih, hangi hadisin sahih olmadığına işin uzmanları, hadis alimleri karar versin. Bize de, hadisin sahihliği kesin ise ‘Peygamber demişse doğrudur, bir hikmeti vardır’ diyerek bu hikmeti araştırmak düşsün. Kaidedir ki; bir mühendis, kanser hastalığını tedavi edemez. Hastalıklar, doktorların işidir. Sahte doktor insanı candan, sahte hoca imandan eder.
Kuran'da dinin 2. Kaynağının sünnet olduğu bildirilir. Bunu daha önce sayfamızda paylaştık ve kalan konuları paylaşmaya da devam edeceğiz inşallah. Ancak, sahabelerden, tabiinden din eğitimini almış bir neslin anlattıklarını yok sayarak asırlar sonra çıkmış ve dilediği şekilde Kuran ayetlerinin hadislerin anlamını değiştirerek din uydurmak, hangi akla uyacak bir metoddur! Allah, haşa dinini korumaktan aciz değildir ki asırlarca milyarlarca Müslüman İslam’ı yanlış tanısın, yanlış bilsin, kendilerini cehenneme atacak itikadlar toplumların itikadı haline gelsin. Yoksa, bu azınlıkta mı bir yanlışlık vardır, ki cevap ortadadır!
Buna vereceğimiz cevabı daha da uzatırız, delilleriyle ve akli olarak izahlarını yaparız. Ancak, sözü uzatmaya gerek yok. Ciddiyetsiz ilmi metodlarla din anlaşılmaz. Sayfamız kurulduğundan beri paylaştığımız yazılarda buna hep değindik ve delilleriyle değinmeye devam edeceğiz biiznillah. İlme, hadis inkarcıları tarafından nasıl kıymet verilmediğini ve rivayetler hususunda halk üzerinde nasıl oyunlar oynandığını bizzat gösterdik. Ve bunu 'aklını kullan' sloganıyla masum göstermeye çalıştıklarını da. Ancak, Ehli sünnettin 'Akılla nakil çelişirse; akıl kabul edilir, nakil tevil edilir' kaidesini hiç bir hadis inkarcısı dile getirmez! Bu da ilginç bir durumdur!
Oryantalistler tarafından kullanılan ve merak edilen hadis rivayetlerinin cevaplarına, sayfamıza mesaj atarak ulaşabilirsiniz.
Delillerle İslam
Yorumlar
Yorum Gönder