ATEİST İDDİALAR ve İSLAM ÜZERİNE - Yazı 4
1 ERKEĞİN ŞAHİTLİĞİNİN 2 KADININ ŞAHİTLİĞİNE DENK TUTULMASI
Kuran’da 1 erkeği şahitliğinin 2 kadının şahitliğine denk tutulmasının hikmeti nedir? Bu durumu “kadını aşağılamak” olarak yorumlayan kesimlere nasıl cevap verilmelidir?
Cevap:
Öncelikle ayetin tümünü verelim; “Eğer üzerinde hak olan borçlu, akılca noksan veya küçük veya yazdırmaktan âciz bir kimse ise, onun velisi adalet ölçüleri içinde yazdırsın! İçinizden iki erkek şahit de tutun! İki erkek bulunmazsa o zaman doğruluklarından emin olduğunuz bir erkek ile iki kadının şahitliğini alın! Kadınlardan birinin unutması halinde ikincisinin hatırlatmasına imkân vermek için.” (Bakara, 282)
Ayeti anlamak için öncelikle iniş sebebine bakalım: Ayet, ticaret hukukuyla ilgili bir ayettir. Tarihin her döneminde (günümüzde de) olduğu gibi o dönemde de ticaretle uğraşanlar genellikle erkekler olmuştur. Kadınlar bu alana fazla el atmamışlardır. Ticaret alanında pek faaliyet göstermeyen kadınların elbette o alanın terminolojisini iyi bir biçimde bilmesi beklenemez. Üstelik genelde günün büyük çoğunluğunu ev işleriyle geçiren kadının, zamanının büyük çoğunluğunda işinde olan erkeğe göre bu bilgisini hatırlaması elbette daha zor olacaktır. Buna benzer konularda da mahkemeler tarafından bu şahitlik hükmü uygulanmıştır. Hüküm, o işte ehliyet sahibi olmaya göre verilmiştir. Nitekim Peygamberimiz’in (sav) bir tek kadının şahitliğini kabul ettiğine dair hadis rivayetleri de vardır. (1). İmam Zühri’nin bildirdiğine göre, erkeklerin vakıf olması zor olan, kadınların vakıf olmaları daha kolay olan konularda kadınların tek başına şahitliklerinin geçerli olduğu hususu İslam tarihi boyunca bilinen bir gerçektir.(2). Mesela; Erkeklerin değil, kadınların görme ihtimali daha kuvvetli olan doğum, bekaret, çocuğun doğarken diri olduğunu gösteren sesinin çıkıp çıkmadığı, kadınların bedenlerindeki bazı yaralar ve benzeri bazı kusurların tespiti konusunda alimlerin büyük çoğunluğuna göre tek başına kadınların şahitliği yeterlidir. Bu gibi konularda, İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Ahmed bin Hanbel gibi alimler adalet sahibi bir tek kadının şahitliği geçerlidir demişlerdir.(3)
Ancak, günümüzde kendini bahsedilen alanlarda geliştirmiş bir kadın, bir erkeğin şahitliğine denk tutulur mu? denilirse, Kuran ayetlerinin hükümleri kıyamete kadar geçerli olduğundan yine hayır denilir. Çünkü, ayette geçen “Unutkanlık” gerekçesi, işin başka boyutunu da ortaya koymaktadır. Kadınların büyük çoğunlukla karşılaşacakları gebeliğin, loğusalığın, özellikle de her ay söz konusu olan ay halinin, kadının psikolojisi üzerindeki tesiri inkâr edilemez. Kadınların sıklıkla karşılaştığı bu hal onların duygusal hallerine etki edebileceği gibi, duygusal yoğunluğunun şiddetine göre, hatırlaması istenilen konulardaki hatırlama düzeyine de olumsuz tesir edebilecektir. Bununla birlikte, psikoloji ve özellikle de jinekoloji bilim dalı uzmanlarınca yapılacak ciddi bir araştırma, bu konuda önemli gerçekleri ortaya çıkaracaktır.
Diğer bir husus ise, şahitlik gibi mahkeme barındıran konular ciddiyet bağladığı ve bu yüzden işin içine tehdit gibi zorlayıcı ve insanları korkutucu faktörler girebileceği için erkek şahite karşı kadın tek başına yalnız bırakılmamış yanına bir destek daha verilmiştir.
Ayetin bu ve buna benzer hikmetlerinden ve Peygamber efendimizin (sav) uygulamalarından da anlaşılıyor ki, ayete bakarak haşa kadının aşağılandığını iddia etmek mümkün değildir. Ayette kastedilen kadının yaşam şartları, kadına has doğum, loğusalık, ay hali gibi hallerin psikolojisine ve duygusallığına etkisi ve duygusal yapısının şiddetli tesiriyle kadında oluşabilecek unutkanlık hali gibi etkenlerdir. Ayette “Biri unutursa diğeri ona hatırlatsın” ifadesinin kullanılması bunun en bariz göstergesidir.
DİPNOTLAR
1. Zevaid, 4/201
2. Nasbu’r-raye, 4/80
3. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 6/571-572
Delillerle İslam
1 ERKEĞİN ŞAHİTLİĞİNİN 2 KADININ ŞAHİTLİĞİNE DENK TUTULMASI
Kuran’da 1 erkeği şahitliğinin 2 kadının şahitliğine denk tutulmasının hikmeti nedir? Bu durumu “kadını aşağılamak” olarak yorumlayan kesimlere nasıl cevap verilmelidir?
Cevap:
Öncelikle ayetin tümünü verelim; “Eğer üzerinde hak olan borçlu, akılca noksan veya küçük veya yazdırmaktan âciz bir kimse ise, onun velisi adalet ölçüleri içinde yazdırsın! İçinizden iki erkek şahit de tutun! İki erkek bulunmazsa o zaman doğruluklarından emin olduğunuz bir erkek ile iki kadının şahitliğini alın! Kadınlardan birinin unutması halinde ikincisinin hatırlatmasına imkân vermek için.” (Bakara, 282)
Ayeti anlamak için öncelikle iniş sebebine bakalım: Ayet, ticaret hukukuyla ilgili bir ayettir. Tarihin her döneminde (günümüzde de) olduğu gibi o dönemde de ticaretle uğraşanlar genellikle erkekler olmuştur. Kadınlar bu alana fazla el atmamışlardır. Ticaret alanında pek faaliyet göstermeyen kadınların elbette o alanın terminolojisini iyi bir biçimde bilmesi beklenemez. Üstelik genelde günün büyük çoğunluğunu ev işleriyle geçiren kadının, zamanının büyük çoğunluğunda işinde olan erkeğe göre bu bilgisini hatırlaması elbette daha zor olacaktır. Buna benzer konularda da mahkemeler tarafından bu şahitlik hükmü uygulanmıştır. Hüküm, o işte ehliyet sahibi olmaya göre verilmiştir. Nitekim Peygamberimiz’in (sav) bir tek kadının şahitliğini kabul ettiğine dair hadis rivayetleri de vardır. (1). İmam Zühri’nin bildirdiğine göre, erkeklerin vakıf olması zor olan, kadınların vakıf olmaları daha kolay olan konularda kadınların tek başına şahitliklerinin geçerli olduğu hususu İslam tarihi boyunca bilinen bir gerçektir.(2). Mesela; Erkeklerin değil, kadınların görme ihtimali daha kuvvetli olan doğum, bekaret, çocuğun doğarken diri olduğunu gösteren sesinin çıkıp çıkmadığı, kadınların bedenlerindeki bazı yaralar ve benzeri bazı kusurların tespiti konusunda alimlerin büyük çoğunluğuna göre tek başına kadınların şahitliği yeterlidir. Bu gibi konularda, İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Ahmed bin Hanbel gibi alimler adalet sahibi bir tek kadının şahitliği geçerlidir demişlerdir.(3)
Ancak, günümüzde kendini bahsedilen alanlarda geliştirmiş bir kadın, bir erkeğin şahitliğine denk tutulur mu? denilirse, Kuran ayetlerinin hükümleri kıyamete kadar geçerli olduğundan yine hayır denilir. Çünkü, ayette geçen “Unutkanlık” gerekçesi, işin başka boyutunu da ortaya koymaktadır. Kadınların büyük çoğunlukla karşılaşacakları gebeliğin, loğusalığın, özellikle de her ay söz konusu olan ay halinin, kadının psikolojisi üzerindeki tesiri inkâr edilemez. Kadınların sıklıkla karşılaştığı bu hal onların duygusal hallerine etki edebileceği gibi, duygusal yoğunluğunun şiddetine göre, hatırlaması istenilen konulardaki hatırlama düzeyine de olumsuz tesir edebilecektir. Bununla birlikte, psikoloji ve özellikle de jinekoloji bilim dalı uzmanlarınca yapılacak ciddi bir araştırma, bu konuda önemli gerçekleri ortaya çıkaracaktır.
Diğer bir husus ise, şahitlik gibi mahkeme barındıran konular ciddiyet bağladığı ve bu yüzden işin içine tehdit gibi zorlayıcı ve insanları korkutucu faktörler girebileceği için erkek şahite karşı kadın tek başına yalnız bırakılmamış yanına bir destek daha verilmiştir.
Ayetin bu ve buna benzer hikmetlerinden ve Peygamber efendimizin (sav) uygulamalarından da anlaşılıyor ki, ayete bakarak haşa kadının aşağılandığını iddia etmek mümkün değildir. Ayette kastedilen kadının yaşam şartları, kadına has doğum, loğusalık, ay hali gibi hallerin psikolojisine ve duygusallığına etkisi ve duygusal yapısının şiddetli tesiriyle kadında oluşabilecek unutkanlık hali gibi etkenlerdir. Ayette “Biri unutursa diğeri ona hatırlatsın” ifadesinin kullanılması bunun en bariz göstergesidir.
DİPNOTLAR
1. Zevaid, 4/201
2. Nasbu’r-raye, 4/80
3. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 6/571-572
Delillerle İslam
Yorumlar
Yorum Gönder