Modernistlerden Davacıyız...
Ülkemizde ve yurt dışında, ümmetin gençlerinin cehalet sebebiyle birer birer imanlarının söndüğüne şahit oluyoruz. Gitgide artan bir Ateizm ve Deizm fitnesi söz konusu. Böyle bir ortamda varımızı yoğumuzu ortaya koyarak bu gençlere ulaşmamız ve bütün vaktimizi bu nesilleri korumaya harcamamız gerekirken, bir kısım sözde ilahiyatçı ve felsefeci zatların Ehli Sünnet itikadına yönelik hücumları sebebiyle, müminlerin gayretleri farklı yönlere dağılıyor ve 'iman problemi yaşayan' gençlere ulaşmanın vakti gecikiyor. Bu durum ise, küfür ehlinin yüzünü güldürmekten başka işe yaramıyor.
Elbet, ehli sünnette hizmet, İslam'a hizmettir. Ehli sünnet için çabalamak bir müminin başlıca görevidir. Tarih boyunca da bu hizmet İslam alimleriyle devam edegelmiştir. Kastettiğimiz şudur; düşünün ki karşınızda düşmanla savaşırken bir de içinizden biten fitneyi durdurmak zorundasınız. Bu yüzden tarih boyunca İslam devletleri, kafirlerle savaşmak ve İslam'ı o topraklara yaymak varken, Şia gibi bidat ehlinin saldırı ve isyanlarını bastırmakla vakit kaybetmiştir. Kafir devletler bu sebeple bidat ehline minnettardır. Hala da değişen bir durum yoktur.
Asıl Ateizmle mücadeleyi kendilerinin yaptığını zanneden bu modernistler, sırf kendi akıllarına uyduramadığı ayetlere farklı hüküm vermek ve hikmetini kavrayamadığı hadislerle uğraşmamak için ehli sünneti ve hadisleri kısa yoldan inkâr ediyor, ümmetin derdi birken iki oluyor. Ateizmle mücadele ettiğini zannederek 'harama helal, helale haram' diyen zihniyetin insanlara iman hizmetinde bulunduğuna inanacak kadar şuursuz değiliz. Ehli sünnet akaidini ve sahih hadisleri aklınız almıyorsa bu, sizin aklınıza hikmetin verilmediğini gösterir. Öyleyse işi ehline bırakın, suyu bulandırmayın. Günümüz toplumlarının 'din böyle olmalı' anlayışına yaranabilmek İslam'ı eğip büken ve üstelik gençlerin imansızlık problemiyle çırpındığı bu zamanda ümmetin vaktini çalan bu ilahiyatçı ve felsefecilerden davacıyız.
Ülkemizde ve yurt dışında, ümmetin gençlerinin cehalet sebebiyle birer birer imanlarının söndüğüne şahit oluyoruz. Gitgide artan bir Ateizm ve Deizm fitnesi söz konusu. Böyle bir ortamda varımızı yoğumuzu ortaya koyarak bu gençlere ulaşmamız ve bütün vaktimizi bu nesilleri korumaya harcamamız gerekirken, bir kısım sözde ilahiyatçı ve felsefeci zatların Ehli Sünnet itikadına yönelik hücumları sebebiyle, müminlerin gayretleri farklı yönlere dağılıyor ve 'iman problemi yaşayan' gençlere ulaşmanın vakti gecikiyor. Bu durum ise, küfür ehlinin yüzünü güldürmekten başka işe yaramıyor.
Elbet, ehli sünnette hizmet, İslam'a hizmettir. Ehli sünnet için çabalamak bir müminin başlıca görevidir. Tarih boyunca da bu hizmet İslam alimleriyle devam edegelmiştir. Kastettiğimiz şudur; düşünün ki karşınızda düşmanla savaşırken bir de içinizden biten fitneyi durdurmak zorundasınız. Bu yüzden tarih boyunca İslam devletleri, kafirlerle savaşmak ve İslam'ı o topraklara yaymak varken, Şia gibi bidat ehlinin saldırı ve isyanlarını bastırmakla vakit kaybetmiştir. Kafir devletler bu sebeple bidat ehline minnettardır. Hala da değişen bir durum yoktur.
Asıl Ateizmle mücadeleyi kendilerinin yaptığını zanneden bu modernistler, sırf kendi akıllarına uyduramadığı ayetlere farklı hüküm vermek ve hikmetini kavrayamadığı hadislerle uğraşmamak için ehli sünneti ve hadisleri kısa yoldan inkâr ediyor, ümmetin derdi birken iki oluyor. Ateizmle mücadele ettiğini zannederek 'harama helal, helale haram' diyen zihniyetin insanlara iman hizmetinde bulunduğuna inanacak kadar şuursuz değiliz. Ehli sünnet akaidini ve sahih hadisleri aklınız almıyorsa bu, sizin aklınıza hikmetin verilmediğini gösterir. Öyleyse işi ehline bırakın, suyu bulandırmayın. Günümüz toplumlarının 'din böyle olmalı' anlayışına yaranabilmek İslam'ı eğip büken ve üstelik gençlerin imansızlık problemiyle çırpındığı bu zamanda ümmetin vaktini çalan bu ilahiyatçı ve felsefecilerden davacıyız.
Yorumlar
Yorum Gönder